CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU AFET BÖLGESİNDE

Okunma Sayısı: 8840    |    Haber Tarihi: 31.07.2021

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, orman yangınlarının etkili olduğu Antalya’ya giderek incelemelerde bulundu.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kriz Merkezi’nde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi alan CHP lideri Kılıçdaroğlu, düzenlediği basın toplantısının ardından, yangından etkilenen Kalemler Köyü’nü de ziyaret etti.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, orman yangınlarının etkili olduğu Antalya’da Manavgat Belediyesi Dayanışma Merkezi’ni ziyaret ederek bilgi aldı. Daha sonra Belenobası Köyü’ne giderek incelemelerde bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, yangından etkilenen vatandaşların sorunlarını dinledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hükümete samimi çağrıda bulunuyorum. Bir, THK’yi yeniden eski, görkemli günlerine kavuşturun. Cumhuriyetle yaşıt bir kurum bu kurum. Dedelerimizin mirası bu kurum. Yok etmek değil, büyütmek gerekiyor. THK’nin devletin ihalesine girmesine gerek yok, gerekirse bir yasal düzenleme yapılsın. Versinler kanun teklifini biz de ‘evet’ diyeceğiz. Onlar vermiyorsa biz verelim, ‘evet’ desinler" çağrısında bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, orman yangınlarının yaşandığı Antalya’ya geldi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Kriz Merkezi’ni ziyaret eden Genel Başkan Kılıçdaroğlu, burada yetkililerden bilgi aldı.
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’in de katıldığı ziyaretinden ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yaptığı basın açıklamasında şöyle konuştu:




Değerli basın mensupları, öncelikle bütün Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletmek isteriz.
Belediye Başkanlarımız gerçekten de olağanüstü çaba harcıyorlar. Can kaybı var, mal kaybı var. Öncelikle bölgenin en azından bir afet bölgesi ilan edilmesi lazım. Bu çağrıyı hükümet yetkililerine yapmak benim görevim. Olayın boyutları umarım daha fazla derinleşmez. 
Değerli arkadaşlarım, her yıl mutlaka orman yangınları çıkar. Her yıl mutlaka bir şekliyle bir bölgede sel olur. Şöyle veya böyle belli aralıklarla da olsa depremi de yaşarız. Ama sanki bunları ilk kez yaşıyormuşuz gibi sıfırdan önlem almaya çalışırız. İktidarın, yani Türkiye’yi yöneten iktidarın en büyük zaafı da bu. Bir planlama, bir öngörü söz konusu değil. 
Bakın değerli arkadaşlar, dün Türk Hava Kurumu’yla görüşmek istedim. Türk Hava Kurumu Cumhuriyet’le yaşıt olan bir kurum. Size bazı rakamlar vereceğim ve emin olun vereceğim rakamları devleti yönetenler bilmiyorlar. Bilmedikleri içindir ki zaten önlem almayı bilmiyorlar. Olay oluyor, yangın oluyor, can kaybı oluyor, mal kaybı oluyor, konvoylar halinde bakanlar geliyor. Peki kardeşim niye önlemi zamanında almıyorsunuz siz? Her yaz yangın oluyor mu? Her yaz yangın oluyor. Sadece bizim ülkemizde mi? Hayır pek çok ülkede oluyor. 
Bakın Türk Hava Kurumu’nun 2002’de 19 uçağı vardı yangınları söndürmek üzere, 19 pilotu vardı. Bu uçaklardan 4’ü İstanbul’da, 4’ü İzmir’de, 4’ü Çanakkale’de, 4’ü Edremit’te bekliyordu sürekli yaz aylarında. 3 uçak da havada sürekli seyrüsefer halindeydi yangın çıkarsa hemen müdahale etmek için. Peki şimdi sormamız gerekiyor 2002’de 19 pilot, 19 tane de yangın söndürme uçağımız varken neden şimdi yok, nereye gitti bu uçaklar?
Bana şu örneği Allah aşkına bir Allah’ın kulu çıkıp anlatsın. Yangını söndürmek için ihaleye çıkılır mı? Yangın var, efendim ihaleye çıktık.
Bakan şunu söylüyor, “yangın söndürme uçağı envanterimizde yok” diyor. Bu sorumsuzluğa bakar mısınız siz Allah aşkına! Her yıl yangın olur, orman yangını olur ama beylerin envanterinde yangın söndürme uçağı yok. Peki kardeşim 19 yıldır iktidardasın her yıl bir tane yangın söndürme uçağı alınsa bugün 19 tane yangın söndürme uçağımız olacaktı. Şimdi ben bunları söyledim diye kızıyorlar. Ama ben bunları söylemek zorundayım. Ben devleti tanıyorum ama devleti yönetenler devleti tanımıyorlar. Devleti biliyorum. Türk Hava Kurumu var mı? Var. Bakın bir rakam daha vereyim size değerli arkadaşlar. 2002’de 176 bölgede yangın çıktı, orman yangını. 2002’de 176 bölgede orman yangını çıktı, Türk Hava Kurumu derhal müdahale etti, 176 yerde orman yangını çıktığından kimsenin haberi bile olmadı. Çünkü devlet görevini yapıyordu. Yangın başladığı andan itibaren müdahale ediyorlardı. Uçaklar vardı, pilotlar vardı, bölge vardı, hemen müdahale vardı. Bütün bunların hepsi yapılıyordu. Bunların hiçbirisi yok değerli arkadaşlarım.
Bakın bir şey daha; bizim ormanların yüzde 98’i, 99’u kayalıklarda, vadilerde, koylarda. Yani insanın yangını söndürmek için ulaşamayacağı yerlerde ve araçların ulaşamayacağı yerlerde. Buna ancak havadan müdahale edersiniz. Onun için de yangın söndürme uçaklarının olması lazım. Helikopterlerin de kendine göre riskleri var. Pervane döndüğü zaman çam kozalaklarını daha uzağa itiyor ve yangını büyütüyor aslında. Bunu ben söylemiyorum, bu işin uzmanları anlatıyor bize. 
Değerli arkadaşlarım, neleri yapmalıyız? Hep eleştirdik ama devleti tanıyan, devleti bilen bir kişi olarak yine hükümete samimi çağrıda bulunuyorum. Bir; Türk Hava Kurumunu yeniden eski görkemli günlerine kavuşturun. Cumhuriyet’le yaşıt bir kurum bu kurum. Dedelerimizin bize mirası bu kurum. Bu kurumu yok etmek değil, bu kurumu büyütmek gerekiyor. Türk Hava Kurumunun devletin ihalesine girmesine gerek yok. Bu konuda gerekirse bir yasal düzenleme yapılsın, versinler kanun teklifini, biz de evet diyeceğiz. Onlar vermiyorsa biz verelim, evet desinler. Yangın söndürme olayı yıllık ihalelerle yapılmaz. Dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle bir garabet yoktur. 10 yıllık, 15 yıllık yaparsınız, ona göre insanlar uçaklarını alırlar. Bir sürü aksaklık var bir sürü ve bugün geldik bu noktaya. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Var olan sistemin Türkiye’yi nereye getirdiğini hep beraber görüyoruz. Her olay çıktığında sanki yeniden çıkmış gibi kabul ediyorlar. Yeniden değil kardeşim ya sel geliyor sanki bu sene ilk kez sel geldi diye görüyoruz veya öyle anlatıyorlar. Yangın oluyor sanki ilk kez Türkiye’de orman yangını oluyor. Bugüne kadar hep oldu. Az önce söyledim 176 yerde orman yangını oldu 2002’de ama çözüldü. Günlerdir çözülmüyor. Nerede uçaklar? 
Değerli arkadaşlarım, insansız hava araçları yani İHA’lar bunların da süratle devreye konulması lazım. Bir yerde yangın varsa tespit ederler, süratle duyururlar, belli bölgelerde belli uçakların hazır olması lazım. Yaz aylarında bu böyledir, bu gerçeği görmesi lazım devleti yönetenlerin. Ama devleti yönetenler bu gerçeği görmüyorlar. Kendine 13 uçak alacağına bir tane yeter kardeşim 12 tane de yangın söndürme uçağı alsaydın!
Vatandaş perişan, can kaybı var, Allah’tan rahmet diliyoruz. Mal kaybı var. İnsanlar perişan ama bir şeyi daha övünerek söyleyeyim değerli arkadaşlarım. Belediye Başkanlarımız, bakın iki Belediye Başkanımız burada, günün 24 saati çalışıyorlar. Öyle ben telefonu açacağım da, “Sayın Başkan şunu şöyle yap, bunu böyle yap…” yok bizde öyle bir kural. Bizim Belediye Başkanlarımız liyakatli Belediye Başkanları, konusunun uzmanı olan Belediye Başkanları, beldeye hayatlarını veren, emeklerini veren Belediye Başkanları, liyakatli Belediye Başkanları. Bir sorun çıktığı andan itibaren süratle olaya müdahale ediyorlar, nasıl çözeriz diye çaba harcıyorlar. Ben söylüyorum şimdi yine Belediye Başkanlarımıza. Sadece aklınızla değil yüreğinizle de mücadele edin. İnsanlar bizim insanımız, doğa bizim doğamız, ağaçlar bizim ağaçlarımız. O doğada gezen hayvanlar da bizim hayvanlarımız. Hiçbir canlının zarar görmesini istemeyiz. 
Bu çerçevede değerli arkadaşlarım düşüncelerimi ifade ettim.
Bir şey daha ifade edeyim değerli arkadaşlar; devlet yönetimi aklı gerektirir, devlet yönetimi öngörüyü gerektirir, devlet yönetimi tarihi bilmeyi gerektirir. Devlet yönetiminde olayların hangi mecralardan çıktığını topluma anlatmak, toplumu aydınlatmak gerekir. Bunların olması lazım. Bunların hiçbirisi yok şu anda. Toplum yeteri kadar bilgilendirilmiyor.
Bakanlar geldi gitti ne oldu Allah aşkına? “Efendim kampanya açalım, vatandaştan para toplayalım.” Hani ne oldu da vatandaştan para topluyorsun kardeşim! Nereye harcadınız bu vatandaşın ödediği vergileri? Her seferinde kampanya. Kampanyadan sonra alınan paraların da ne olduğunu kimse bilmiyor. Böyle bir devlet yönetimi olmaz, böyle bir anlayış olmaz. Böyle bir sistem de olmaz. Bu sistem topluma zarar veriyor, insana zarar veriyor, Türkiye’ye zarar veriyor. Türkiye’nin bu sistemden süratle çıkması lazım. Allah’ın izniyle çıkacağız. Birlikte çıkacağız, hep beraber çıkacağız. Allah’ın izniyle bu ülkeye huzuru da, bu ülkeye barışı da, bu ülkede bir devlet nasıl yönetilir örneğini de getireceğiz, hiçbir kişisel beklenti içinde olmaksızın. Tek beklentimiz var bu ülkede herkes huzur içinde yaşasın, herkes. Olabilir, felaketler, gelebilir felaketler ama önceden önlemini alacaksın. Bilim insanları söylüyor, deprem olacak diye. Hangi önlem alınıyor? Her yıl orman yangınları çıkıyor hangi önlem alınıyor? Karadeniz’de sürekli sel oluyor, her yıl oluyor, hangi önlemler alınıyor? 5 katlı, 10 katlı binalara ruhsat veriliyor. Kim veriyor bu ruhsatları, ben mi veriyorum, Alanyalılar mı veriyor bu ruhsatı, kim veriyor bunu? “Binaları yapmayınız...”Ne demek binaları yapmayınız! Sen izin verdin, o da yaptı, kabahat vatandaşta değil ki, kabahat o izni verende, onu sorgulayacaksınız!
İşin özeti; geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Belediye Başkanlarımız ellerinden gelen bütün çabaları gösteriyorlar, büyük bir dayanışma içindeler. Bakın ben size şunu ifade edeyim. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Burdur, Muğla, Yalova, Isparta, Konya, Kütahya, Manisa, Düzce, Kocaeli ve Denizli. Bunlardan bazıları AK Partili, bazıları Cumhuriyet Halk Partili belediyeler. Buraya yardım gönderen, destek gönderen bütün belediyelere yürekten teşekkür ederiz. Bakın hiçbir ayrım yapmıyoruz. Kim insanı seviyorsa, kim bir sorunun çözümü için çaba harcıyorsa bizim başımızın üstünde yeri var. İSKİ ayrıca buraya 2 bin kilowatlık bir jeneratör göndermiş durumda. İki tane jeneratör. Elektrik sorunu da, su sorunu da bir şekliyle çözülecek. Bu vesileyle ben yine İstanbul’a da teşekkür etmek isterim. 
Değerli basın mensupları, hepiniz sağ olun, var olun. 
Soru- Efendim gerekli soruşturmalar yapılıyor ama genel kanı sabotaj olduğuna dair çıkan yangınların. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi bakın bu konuda İçişleri Bakanı açıklama yaptı, AK Partinin Sayın Genel Başkanı açıklama yaptı. Elde hiçbir somut veri yok. Dolayısıyla eğer sabotajsa olay çok daha vahim. O zaman siz Türkiye’yi hiç yönetemiyorsunuz. Adamlar gelecek Türkiye’nin her tarafında yangın çıkaracak ve siz bir kolaycılığa sapacaksınız, efendim onlar çıkardı yangını. Peki sen devleti yönetmiyor musun kardeşim? Umarım böyle bir şey yoktur. Çünkü gerek İçişleri Bakanının arkadaşlarımıza yaptığı açıklama, gerek bugün Sayın Erdoğan’ın yaptığı açıklamada somut bir veri olmadığı ifade edildi. 
Soru- Efendim uçaklardan söz ettiniz. Sabah bir açıklama yaptı Sayın Bakan uçakların orman yangınında yetersiz olduğunu, helikopterlerin daha fazla işe yaradığını söyledi. 
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hangi bakan?
Soru- Tarım ve Orman Bakanı. 
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tarım ve Orman Bakanı tarımın ne olduğunu biliyor mu, toprağın ne olduğunu biliyor mu, yangının ne olduğunu biliyor mu? Yangın söndürme uçakları diye bir kavramın olduğunu biliyor mu? Ve aynı bakan şunu söylüyor, “bizim envanterimizde yangın söndürme uçakları yok.” Demek ki böyle bir envanter varmış zamanında. Ama Beyefendi geldikten sonra böyle bir envantere, böyle bir uçak alma ihtiyacı hissetmemiş. Dünyadan habersiz. 
Bakın değerli arkadaşlar, bakan, bakan koltuğuna oturduğu andan itibaren bakanlık görevi yapar. Bakanlık görevini yaparken bir yerden talimat beklerseniz siz bakanlık yapamazsınız. Sürekli aynı yerden talimat gelecek, talimatla ancak iş yapacak. Az önce ne söyledim? Bizim Belediye Başkanlarımız olay çıkar çıkmaz derhal müdahale ederler. Efendim dur bakalım Ankara’da Genel Başkan ne diyor, Genel Başkanın görüşünü alalım. Yok öyle bir şey. Yetkin ve liyakatli insanlar. İli bilen, ilçeyi bilen, sorunlarını bilen, sorunların çözümüne odaklanmış arkadaşlarımız. Varsa bir sorun derhal müdahale. Gecenin 12’si 12’si. Ben ne yaparım? Ben telefon açarım Belediye Başkanlarımıza; durum nedir, bana bir durumu anlatır mısın, izah eder misiniz? Nitekim iki Belediye Başkanımı da aradım ve bu çerçevede onlardan görüş aldım. 
Soru- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları vardı, siz az önce rakamlar verdiniz Türk Hava Kurumuyla alakalı, “Şu anda bir monolotik uçak yok dedi Türk Hava Kurumunun envanterine kayıtlı” ve muhalefeti eleştirdi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Erdoğan’ın Türk Hava Kurumundan haberi var mı acaba? Türk Hava Kurumu ne zaman kuruldu, Türk Hava Kurumu az önce örnek verdim 2002’de 176 yerde yangın çıkarken toplumda çok büyük travma yaratmadan 176 yerdeki yangını söndürdüler bunlar. Sayın Erdoğan keşke bu konuyu benimle tartışabilse, o cesareti olabilse ve bende ona anlatabilsem Türk Hava Kurumunun ne kadar değerli bir kurum olduğunu ve bu kurumun Cumhuriyetle yaşıt bir kurum olduğunu. Ve bu kurumun havacılık konusunda çok daha önemli görevler üstlenmesi gereken bir kurum olduğunu keşke ona anlatabilsem. Dünyadan haberi yok. Türk Hava Kurumundan zaten hiç haberi yok. “Envanterinde yok...” Ne demek envanterinde yok? Var efendim ben görüştüm. Ama şu anda uçak kalksın müdahale etsin dediğiniz zaman pilot yok. 1 yıllık ihale olur mu? Sırf Türk Hava Kurumu ihaleye girmesin diye ihale şartlarını değiştirdiler. Erdoğan’ın bundan haberi var mı? Biz kendi ormanımızdaki yangını söndürmek için dışarıdan ihaleyle uçak mı alacağız Allah aşkına? Bu ülke kendi uçağını yapıyor diye övünüyor değil mi? Denizden suyu alacak buraya dökecek. Bunlar çok komplike uçaklar değil. Var, envanterde var. Şu anda hala var, hala bekliyor, biliyorum ama Erdoğan bilmez. Çünkü Erdoğan devleti yönetmiyor. Devletin ne olduğunu bilmiyor. Sadece sarayı biliyor, sarayın etrafını biliyor. Etrafındaki insanlardan birisi gelip bir cevap vermiyor, bir bilgi sunmuyor. Açsın Türk Hava Kurumunun Başkanına sorsun; Türk Hava Kurumu nedir, hangarda hangi uçaklarınız var, bu uçaklar 6 uçak neden bekliyor ve pilotların görevine neden son verdiniz? Burada ciddi zafiyetler vardı, o zafiyetlerin kaynağı nedir diye sordu mu? Soramaz efendim soramaz! Devleti tanımıyor, bilmiyor devleti. Devleti tanımadığı, bilmediği içindir ki böyle bir tabloyla karşı karşıyayız biz. Eğer devleti tanısaydı uçaklar da olurdu.
Bakın, neden küçük uçaklara ihtiyacımız var? Çünkü bu uçakların hareket kabiliyetinin çok yüksek olması lazım. Düz ovada orman yok ki, dağda, insanoğlu ulaşamıyor oraya, yürüyerek ancak gidebilirsiniz. Makine, itfaiye bunlar gidemez oraya. Uçakla müdahale edeceksiniz. Helikopterle müdahalenin sakıncalarını az önce söyledim. Yeteri kadar su taşıyamaz. 
Soru- ……………
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim Türk Hava Kurumu ihaleye girmesin diye her türlü önlemi aldılar, Türkçesi bu. Sen girme bu işe biz başkasına veriyoruz bu işi, yangın çıkarsa da ben kalkarım millete bir şekliyle yangın çıktı önlem alıyoruz derim. Arka arkaya bakanları gönderirim, bakanların arabalarını gönderirim, valileri gönderirim, şunu gönderirim, bunu gönderirim, milletin gözünü boyarım diyor. Ama millet uyandı. 
Teşekkür ederim değerli basın mensupları.



Bu Kategorideki Diğer Haberler

Cumhuriyet Halk Partisi 100 Yaşında
Haber Tarihi: 09.09.2023
CHP Parti Meclisi Açıklaması
Haber Tarihi: 06.06.2023