2 kere 2 kaç eder hesabı

Okunma Sayısı: 4546    |    Yazı Tarihi: 05.01.2022

İktidarın temel sorunu yarattığı güvensizliktir.

Kendisini başarılı göstermek için verilerle oynamaktan, gerçekleri çarpıtmaktan, rakamları ayarlamaktan çekinmedi.

Devletin çok önemli kurumlarının içine boşalttı, işlevini değiştirdi.

Bu kurumların başına, iktidar ne derse onu yapacak, o alanda uzmanlığı, bilgisi, birikimi olmayan kadrolar atadı.

“2 kere 2 kaç eder” öyküsünde olduğu gibi.

Patron, şirketine muhasebeci almak için ilân vermiş.

Başvuranlar arasında en iyi üç adayı görüşmeye çağırmış.

Birinci adayı odasına almış ve sormuş:

- 2 kere 2 kaç eder?

- 4 eder efendim.

“Peki” demiş patron, aradığım kişi sen değilsin.

İkinci adayı almış:

- 2 kere 2 kaç eder?

Daha önce ilk adaydan bilgi aldığı için, hemen yanıt vermemiş:

- Hemen hesaplayayım efendim.

Patrona sağlamcı gözükmek için, kağıdı kalemi çıkarmış, toplamış, çarpmış sonra sonucu bildirmiş:

- 4 ediyor efendim.

“Peki” demiş patron, aradığım kişi sen değilsin,

Üçüncü adayı odasına almış:

- 2 kere 2 kaç eder?

Üçüncü aday, önce odanın perdelerini örtmüş, sonra kapıyı kilitlemiş ve patrona yanaşıp kulağına:

-Kaç etmesini istersiniz efendim demiş.

Patron, “hemen muhasebe katına git, işe başla, aradığım kişi sensin” yanıtını vermiş.

Türkiye’de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkez Bankası gibi bağımsız olması gereken kurumlar da bu öyküdeki gibi çalışıyorlar.

Enflasyon rakamları, döviz rezervleri, faiz oranları iktidarın istediği gibi açıklanıyor.

Marketlerde her gün etiketler değişirken, elektriğe, doğalgaza, akaryakıta her gün zam yapılırken, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tüketici fiyat artışlarını yüzde 58 olarak hesaplarken, TÜİK yüzde 19’lar düzeyinde enflasyon açıklıyordu. Kira artışlarında bulduğu oran ise yüzde 12 civarındaydı.

Tabii kimse bu oranlara inanmıyordu. Tüketiciler pazarda, markette, bakkalda, akaryakıt istasyonunda fiyatları görüyor, faturalar gelince gerçek ortaya çıkıyordu.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapıya dayanmasının etkisi midir bilenmez ama TÜİK bu kez bir miktar enflasyon yaşadığımızı kabul etmiş görünüyor. Yıllık enflasyonu tüketiciler için yüzde 36, üretici enflasyonunu ise yüzde 79 düzeyinde açıkladı.

Bu oranın da gerçeği yansıttığına inanmak zor. ENAG’ın açıkladığı enflasyon oranı yüzde 82 düzeyinde. Arada çok büyük fark var. Üretici fiyelarıyla tüketici fiyatları arasında bu kadar fark geçmişte görülmezdi. Aksine tüketici fiyatları üretici fiyatlarının üzerinde olurdu.

Üretici enflasyonu yüzde 79 iken tüketici enflasyonunun 36 olması izahı zor bir durum. Eğer böyleyse, üreticiler, üreticiden mal alan toptancılar, ürünleri marketlere, bakkallara, pazarcılara kendi ödedikleri paranın yarısına satmışlar. Kâr etmek bir yana, yüzde 50 zararla çalışmışlar. Hadi diyelim buna bir ay bilemedin iki ay katlandılar ama aylarca katlanmaları mümkün değil. Hem de aylarca. Pek mantıklı görünmüyor.

Yine de iktidarın yüzde 36 enflasyonu kabul etmiş olması bile bir ilerleme sayılır.

Tabii bu oranın içinde, yılbaşı gecesi, akaryakıta, elektriğe, doğal gaza yapılan çok yüksek oranlı zamlar yok. Bu zamlar hem enflasyon oranında yok, hem de memura, emekliye verilen ücret artışları hesaplanırken yok.

Açıklanan maaş artışlarına gelince:

İşçi emeklisine enflasyon farkı olduğu iddia edilen yüzde 25,47 oranında artış var. Enflasyon farkı kadar artış demek, gerçekte işçi emekli maaşlarına sıfır zam demektir.

Memura ve memur emeklisine verilen yüzde 30,5 ücret artışı da gerçek enflasyonun çok altında. Ama iktidarın hesabına göre net olarak yüzde 2,5 oranında artış var ki o da yılbaşı zamlarıyla fazlasıyla gitmiş durumda.

Emekli maaşı 2 bin 500 liranın altında olan emeklilerin maaşı ise 2 bin 500 liraya çıkarıldı. Daha önce muhalefet dile getirdikçe hiç yanıt verilmeyen, konu edilmeyen 1 milyon 600 bin emeklinin 2 bin 500 liranın altında maaş aldıkları da ilk kez kabul edilmiş oldu.

Önümüzdeki 3-4 ay fiyatların daha da artacağı düşünülürse, bin 500 lira, bin 800 lira emekli maaşı alanların 2 bin 500 lira ile rahat geçineceklerini düşünmek abes olur.

Asgari ücretin 4 bin 253 liraya çıkarıldığı düşünülürse, 2 bin 500 lira ile geçinmek yine çok zor olacak.

Asgari ücret adı üzerinde, geçinmek için gerekli en düşük ücret.

Çalışan en az 4 bin 253 lira ile geçinebiliyorsa, en az 2 bin 500 lira alacak emekli nasıl geçinecek?


FİKRET BİLA İsimli Yazarın Diğer Yazıları