Bir vesayet masalı daha

Okunma Sayısı: 3595    |    Yazı Tarihi: 21.01.2022


Hafta başında piyasaya, “AKP’nin Gölge Ordusu” adlı bir kitap çıktı. Bir zamanlar kamuoyunu çok ilgilendiren, hâlâ da hakkında soru işaretleri bulunan SADAT konusunda merak edilen hususlara açıklık getiren yapıtın çok ilgi çekeceğini sanırım. Salı gecesi Tele1’in Mercek programında, yazarları Ersin Eroğlu ve Caner Taşpınar’ın da katılımlarıyla yapılan programda kitap tanıtıldı. Daha önce aynı günün sabahı, bu konuların uzmanı Barış Pehlivan’ın köşesinde okuduğum konuyla igili yazısının bir yerinde genç arkadaşım şu soruyu atıyordu ortaya:

- Hükümetin, AK Parti’nin veya Cumhurbaşkanlığı’nın SADAT’a resmi ya da gayri resmi olarak maddi desteği var mı?

Savaş örgütünün kurucusu emekli General  Adnan Tanrıverdi, ilk kez Kübra Par’ın sorduğu bu soruya şu açık ve net cevabı vermiş:

- Hayır, hiçbir destek almadık.

Barış Pehlivan’ın yazısından anlıyoruz ki SADAT’ın kurucusunun bu açıklaması gerçekle bağdaşmıyor.

SADAT devletten ve iktidardan yardım aldığı gibi, “Şeriat hukukuyla yönetilen, dili Arapça ve başkenti İstanbul olan bir İslam devletini amaçlayan ASRİKA projesi”nin sponsorları arasında Ziraat Katılım, Vakıf Katılım, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, HAVELSAN, AKP döneminin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Beyoğlu Belediyesi, Bahçelievler Belediyesi, Esenler Belediyesi ve Sancaktepe Belediyesi de bulunmaktadır.

Anayasası gereği laik olan Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir resmi kuruluşunun böyle bir projeye sponsor olması nasıl açıklanabilir bilemiyorum.

***

Bizde de karanlık bir NATO ve TSK ortak kuruluşu olan Özel Harp Dairesi’nin benzeri, adeta özelleştirilmişi olan bir örgüt olarak 28 Şubat 2012’de kurulmuş olan SADAT’ın, Özel Harp Dairesi’nin geçmişte bulaştığı işler düşünüldüğünde ne kadar tehlikeli olduğu kolayca anlaşılır.

Kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanlığı Savunma Başdanışmanı olarak uzun süre görev yaptığı SADAT’ın, AKP’nin gölge ordusu olup olmadığı sorusu çok gündeme geldi.

Doğrusu AKP’nin SADAT’ı doğrudan değil de dolaylı yoldan kullanmayı yeğlediği görülüyor. TSK’nin AKP’nin ordusu haline getirilme girişimlerinde, SADAT’ın ileri gelenlerinden Gürcan Onat’ın da TSK’ye ya da okullarına giriş mülakatlarında kullanılarak TSK’nin uydulaştırılmasında dolaylı açıdan rol oynadığı biliniyor. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında da SADAT’ın önde gelen elemanlarının yer aldıklarına tanık oluyoruz.

AKP’nin, iktidar olduğu andan başlayarak TSK’nin yapısını değiştirmek ve onu kendi istediği kalıba sokarak kendi uydusu haline getirmek için yoğun çaba harcadığına ve bu yolda epey ilerlediğine de tanık olundu.

Devletin sivil kesimi gibi, TSK’nin de yakın denetime alınarak AKP’nin kendi güdümünde bir kuruluş haline getirilmesi operasyonunda da yine tarikat ve cemaatler başrolü oynamaktadır.

Şu anda içinde tarikatların cirit attığı TSK’de en etkin tarikat, FETÖ’den sonra Nakşibendi tarikatının Halidi kolunun ülkemizdeki uzantılarından biri olan Menzilcilerdir. Semerkand Yayın Grubu, Semerkand TV, Radyo 15, Semerkand Yayıncılık , Aile Dergisi, Genç Okur gibi yayınlarla faaliyetini sürdüren Menzilcilerin çok etkin olduğu kuruluşlardan biri de Sağlık Bakanlığı’dır.

Tarikat ve cemaatlerin, TSK içinde cirit atmalarında dönüm noktası, 2009 yılında askeri mahkemelerin yetkilerinin sivillere devrilmesi olmuştur. Burada da bir kez daha AKP’nin kendi vesayetini güçlendirmek için, “Askeri vesayete son veriyoruz” manevrası etkili olmuş, bir kez daha klasik yöntem uygulanmıştır.

Halka karşı hep aynı oyun sahneleniyor görüyorsunuz ki...


ALİ SİRMEN İsimli Yazarın Diğer Yazıları