İktidarın milleti ‘dezenformasyon ağı’ içine hapsetme politikası ve RTÜK

Okunma Sayısı: 5587    |    Yazı Tarihi: 31.05.2022


TV ekranından sokak röportajlarını izliyorum. SADAT üzerine sorular.. Belki 10 kişiden 8’i evet duymuş ama doğru dürüst neler olduğunu bilmiyor. Oysa günlerce ekranlarda ve medyada bu konu tartışılmakta. Sorun nedir? 

Sorun, milletin çoğunluğunun günlük hayatında siyasetin yer almaması, az yer alması, göz ucuyla dinlemesi. Konu karmaşık olduğu için de konuyu nereden tutacağını bilmemesi.

Şüphesiz siyasetle ilişkili çok ileri bir kesim var. Esnafta da var, halkta da..

Ellerindeki akıllı telefonlarla olayları izlemeye çalışıyorlar.

Politikleşme giderek artacak.

Fakat bu politikleşmenin içeriğini kimin belirleyeceği, dolduracağı tartışma konusu.

DUYGUSAL BAĞLILIK

AKP’nin Atatürk Havalimanı’na ilk fide dikimi nedeniyle taşıdığı kalabalığa bakınca, bindirilmiş kıtalar bile olsa, bir kısmının oy vermeyeceğini bile söyleseniz, kalabalık toplamada antrenmanlı bir örgüt yapısı çalışıyor.

Şu kesin: AKP’nin 20 yıldır inşa ettiği güçlü bir siyasi taraftar yapısı var. Bu yapıyı iktidarın besleyerek gelir olarak da yükselttiği bir gerçek. 

Ama bunun yanı sıra dün Cumhuriyet’in internet sitesinde yayımlanan Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy’un işaret ettiği “duygusal bağlılık” söz konusu. Özellikle Recep Tayyip Erdoğan’a.

Zaten AKP eşittir RTE oldu. Partide RTE’nin yerini alacak kimse olmadığı için bu böyle. RTE de bilerek bu durumu yarattı. Cumhurbaşkanının partili olmasını özellikle istedi ve parti başkanlığını da üstlendi. RTE bugün siyaseti bıraksa, parti 4-5 parçaya bölünür. Veya Abdullah Gül’ü çağırırlar, gel bizi kurtar, diye.

AKP’nin bu yüzde 25-30 seçmen kitlesinin seçim süreci içinde çok azını muhalefet partileri çekebilir. 

RTE kitlesini şu veya bu şekilde ayakta ve safında tutma becerisini gösteriyor. Bu zaten baş uzmanlığı.

MİLLETİ KİLİTLEME PROJESİ

Bu kesimin muhalefete kulakları tıkalı. Zaten RTE’nin enformasyon ağı içinde hapsolmuş da olabilir.

Bu nedenle TV ekranlarında nesnel habercilik yapan üç kanala ulaşmak için de epey çaba sarf edeceksiniz. 

Kanallar iktidarlaşmış durumda.

Haber kanalları dışındakiler dizilerle, şovlarla, evlenme boşanma vurma öldürme programlarıyla doluyor.

İktidarın doğrudan kanalları dışında iki üç kanal da kontrol altına alındı süreç içinde. Ankara’dan gelen mesajlara, seslere hepsi kulak veriyor ve gereğini yerine getiriyorlar.

Otoriter iktidarlar medya kontrolü ile devamlılıklarını sağlamaya birinci önem veriyorlar. AKP’nin bu konuda yeni bir şey öğrenmesi gerekmiyor.

Seçim sürecinde yeni politikası, RTÜK aracı ile kontrolü sıkılaştırıyor. Yasadışına çoktan çıkmış, mahkeme gibi kesin kararlar veren ve hemen uygulayan bir kurum var karşımızda.

Meclis içinden seçilmişler, milletvekili oranına göre..

Aslında RTÜK, Adnan Menderes’in son zamanlarda Meclis’te kurduğu Tahkikat Komisyonu’na bir yönüyle benzetebiliriz. Bu komisyon da muhalefeti yargılayıp cezalandıran komisyon gibi çalışmaya başlamıştı ki iktidarın başını yiyen konulardan biri oldu. Çünkü anayasaya karşıydı.

RTÜK de o yolda. Muhalefeti yargılamaya başladı.

Nasıl yapıyor bunu? 

Mesela Kılıçdaroğlu’nun, milletvekillerinin açıklamalarına yasak koyarak.

Açıklamaları yayımlayan ekranlara en üstten para cezaları vererek, onları yayın yapamayacak duruma getirmeye, yıldırma ve iflas ettirmeye çalışarak..

RTÜK bir Tahkikat Komisyonu rolünü üstlendi, anayasayı çiğniyor, muhalif partileri bu konuya özellikle eğilmeli...

Ekranlar kararacak, dezenformasyon yasasıyla elektronik medya da susturulacak..

Milletin gerçeklere ulaşması iyice zorlaştırılacak.

Millet iktidarın dezenformasyon ağı içine kilitlenmeye çalışacak.

Partiler halkla yeni bir iletişim ağı yaratmalı. Belki ilçeler çapında, stantlarla vb..


ORHAN BURSALI İsimli Yazarın Diğer Yazıları