Seçmece gazeteciler!!

Haber Tarihi: 19.06.2025

Fatih Atik.. Gazeteciymiş. Hem de TGRT Haber Ankara Temsilcisi..

Tanımıyordum. Anlatacağım ilginç yorumu vesilesiyle tanıdım. Şöyle:

Barış Yarkadaş’ın yüksek analizlerine ve kulis notlarına maruz kaldığımız Taksim Meydanı Programına bağlanıp bir not da o atıverdi ortaya:

Hani, Kılıçdaroğlu İmamoğlu’nu Silivri’de ziyaret etmişti de kurultay davası öncesinde hayra yorulup epey konuşulmuştu. İşte o buluşmanın “perde arkasını” anlattı Fatih Atik. Meğer İmamoğlu Kılıçdaroğlu’na,

“Lütfen mitinglerimize katılın. Siz olmadan mitinglere katılım düşük oluyor’ demiş!

İyi mi!

Mitinglere katılmasını kurultay davası öncesinde “BİRLİK” görüntüsü için istemiştir elbette İmamoğlu. İstemese, demese bile böyle bir “tahmine” kimse karşı çıkmaz. O nedenle kulis diye at kafadan gitsin.

Amaaaaa…. Kılıçdaroğlu olmayınca katılımın düşük olması neyin nesi!!!!

“Göz göre göre yalan söylemek” vardır ya! Gerçekten de göz, son CHP mitinglerindeki kalabalığı görmüyorsa.. Neye yormalı?

Görüyor da bile bile bunu söylüyorsa vahim. Hatta ötesi!

Göremiyorsa, oturduğu koltukta ne işi var”!

* * *

TGRT gibi, Erdoğan medyasında hatırı sayılır bir yere sahip kanalın.. Saray sancağını taşımaya uygun bulunduğu anlaşılan temsilcisinden söz esiyoruz.

Sadece o temsilciden değil, temsil ettiği kişi ve değerlerden de söz etmiş sayılmaz mıyız!

O nedenle yazıya bu ilginç örnekle girdim.

Yoksa aklımda yanı başımızdaki savaş vardı. Ölenleri, kalanları, gidenleriyle..

Tahran’da sıradan bir evin fotoğrafı bu.

Ne var ki bırakın sıradan olmayı.. Hayal gücünüze bağlı olarak üzerine roman yazıp filmler çekebileceğiniz bir kare.

Zira, içinde yaşayanların bırakıp gittiği.. Belki bir daha hiç göremeyeceği.. O güne kadar hayat adına bildikleri ne varsa unutacakları.. “EVLERİ”..

* * *

Babam, 1970’lerde İran’da ataşe olarak görev yapmıştı. O süreçte ben de iki kez gitmiş ve çok sıcak dostluklar edinmiştim.

Yıllar geçti. Ülkenin başına Humeyni kabusu çöktü.

İranlılar, ilk hafta değilse bile hemen sonrasında dinci diktatörlüğün zulmüyle tanıştı. Kimi dostlardan hiç haber alamadım.

Kimilerinin de yıllar alan kaçış öyküsünü uzaktan uzağa izledim.

En yakın görüştüğümüz ailenin öyküsü gibi!

Kaçışları gerçekten de yıllar almıştı. Zira acele ermek sonları olabilirdi. Ayrıca, çocukları küçüktü ve zorlu yolculukta başlarına ne geleceğini bilmiyorlardı.

Çok sonra anlattılar: Evlerini satıp yavaş yavaş altın almaya başlamışlardı. Zaten ellerine ne geçerse altına yatırıyorlardı. Ama arada, dikkat çekmemek için eve eşya aldıkları da oluyordu. En ucuzundan elbette!

Anne ve kız örtünmüşlerdi. Baba ve oğul ihbar edilmemek için tüm dini ritüellere uyuyordu.

Derken vaktin geldiğine kanaat getirmişler.. Belli bir ücret karşılığı insan kaçakçılarıyla anlaşmışlar.. Önce gezmeye çıkmış gibi Türkiye sınırına yakın bir yere gidip, oradan saatlerce yürüyerek Türkiye’ye geçmişlerdi.

Aradan neredeyse yarım asır geçti.

Şimdi İranlılar yine göç yollarında. Evlerini derleyip toplamışlar.. Çiçeklerini sulamışlar.. En son, hatıra olarak birkaç kare fotoğraf çekmişler.. Geçmişlerini arkada bırakıp belirsiz bir geleceğe doğru yürüyorlar.

*. *. *

Haklılar da!

Zira tüm alametler savaşın daha da büyüyüp yakacağını gösteriyor.

Batı, tabii özellikle ABD medyasındaki haber ve yorumlarda en çok kullanılan sözcük “WARM”.. Trump’ın İsrail’in yanında aktif olarak yer almaya her geçen gün daha da “ISINDIĞINI” anlatmak için kullanıyorlar.

Güç.. Hele ABD Başkanı’nın elindeki güç zehirlidir. Üstelik Trump gibi narsist bir çılgından söz ediyorsak.

Düşünüyorum da.. Danışmanlarından bazıları, hatta “içindeki ses” savaşa katılmamasını söylüyordur.

Ama bir yandan da dünyayı, özellikle de İran’ı yok etme arzusunu dindiremiyordur.

Adli tıp uzmanlarına sorsanız “SERİ KATİL PROFİLİ” diyecektir. Bana sorarsanız teşbihte de hata yoktur!

Nitekim Trump, ilk birkaç günden sonra İsrail-İran çatışmasından söz ederken artık BİZ diyor. İran’ı İsrail’le elele pişman edeceğini söylüyor.

Çok önemli, kritik kararların alındığı kozmik odada toplantılar yapıyor. İran’ın dini lideri Hamaney’e “Yerinin biliyoruz. İstesek öldürürüz. Ama ŞİMDİLİK dokunmayacağız” mesajını gönderiyor.

“KOŞULSUZ TESLİM OLMALARINI” dayatıyor.

Hamaney ise “Elini gördüm.. Yükseltiyorum” karşılığını veriyor.

Ve sanki taraflar adım adım, yakın tarihin bu en büyük kumarı için zarları atmaya hazırlanıyor.

Biz mi?

Seçmece gazetecilerimizle Erdoğan’ı uçurmaya.. CHP’yi dövmeye.. Ve sanki PKK tasfiye olacak-mış gibi yapmaya devam ediyoruz.








AYŞENUR ARSLAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları