CHP Lideri Özgür Özel: Atatürk’ün Askerlerine Had Bildirmeye Çalışmak, Türkiye’nin Bugünleri ve Yarınlarını Heba Etmektir

Okunma Sayısı: 886    |    Haber Tarihi: 10.09.2024

“TEĞMENLERE O SÖZLERİ SÖYLEYEREK, ESKİ TÜRKİYE’YE DUYDUĞU ÖZLEMİ GÜNDEME GETİRDİ”

“ADALET YERİNİ BULANA KADAR NARİN’İN YANINDAYIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin 101’inci Kuruluş Yıldönümü kapsamında 3'üncü Genel Başkan Bülent Ecevit ve 4'üncü Genel Başkan Deniz Baykal'ın mezarlarını ziyaret etti. Özel, Devlet Mezarlığı’ndaki ziyaretin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kara Harp Okulu mezuniyet töreni ardından kılıçlarını çatarak ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganı atan teğmenler hakkındaki ifadelerini eleştiren Özel, “Bu teğmenlere ‘O kılıcı kime çekiyorsun’ diyor, yıllarca izledin de aklına gelmedi, şimdi mi geliyor senin aklına bu soru? Cevaplayım o zaman: Teğmenler kılıcı kime çekerler biliyor musun? Dosta güven ve düşmana kaygı versin diye çekerler. Sen TSK’nın dostuysan, anayasal düzenin dostuysan, Türkiye Cumhuriyeti’nin dostuysan, Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olan bu rejimin dostuysan o kılıçtan niye ürküyorsun? O kılıçtan vatan, millet düşmanları ürkecek. Türkiye’nin düşmanları ürkecek. Atatürk düşmanı varsa o ürkecek. Onlar ürktükten sonra sekiz gün dura düşüne, onların safına geçip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine had bildirmeye çalışmak gerçekten bir siyasi tükenmişliğe, kutuplaşma niyetiyle Türkiye’nin bugünleri ve yarınlarını heba etmeye çalışmaktır. Ben buna izin vermem. O yüzden sözümüze kıymet veren herkese diyoruz ki bu oyunu görün. Gençlerin bir kısmını bir yanda bir kısmını öbür yanda gösterme uğraşını görün. Orduya laf söyleyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusuyla Recep Tayyip Erdoğan’ın ordusu gibi bir ikilik yaratmaya çalışan ayrımcı dili görün. Teğmenler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleridir, TSK’nin askerleridir. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hepimizin askerleridir” ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin 101’inci Kuruluş Yıldönümü kapsamında 3'üncü Genel Başkan Bülent Ecevit ve 4'üncü Genel Başkan Deniz Baykal'ın mezarlarını ziyaret etti. Devlet Mezarlığı’ndaki ziyaretin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Özel, “Değerli basın mensupları, hepinizi partimizin kuruluş yıldönümünde saygı ile selamlıyorum. Bugün partimizin kuruluş dilekçesinin verildiği, resmi kayıtlara geçtiğinin 101’inci yılı. Ancak geçtiğimiz kurultayımızda da tüzüğümüzde de işlediğimiz gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kabulüyle, CHP’nin ilk kurultayını Sivas Kongresi kabul ettiği için 105’inci kuruluş yıldönümündeyiz. Bugün sabah önceki genel başkanlarımız Sayın Altan Öymen, Sayın Hikmet Çetin ve Sayın Murat Karayalçın ile birlikte önce Aslanlı Yol’daki matem yürüyüşümüzü gerçekleştirip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anıtına çelenk koyduk Anıtkabir’e. Misak-ı Milli Kulesi’nde Partimizin kuruluş yıldönümünde Partimizin kurucusuna duyduğumuz minneti, özlemi ve bundan sonrası için kendisine verdiğimiz sözleri tekrar ettik. Ardından İkinci Genel Başkanımız ve İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün mezarı başındaydık. Daha sonra hep birlikte devlet mezarlığına geldik. Burada üçüncü Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit’in ve Genel Başkanımız ve Bakanımız Sayın Deniz Baykal’ın mezarları başındaydık” dedi. “Birazdan partimizin kapalı olduğu dönemlerde genel başkanlık görevinde bulunan Cezmi Kartay’ın, Necdet Calp’in mezarlarını ziyaret edeceğiz” dedi. Özel ayrıca şunları dile getirdi:

“BÖYLE BİR GÜNDE MÜZİKLİ BİR PROGRAMI DOĞRU BULMADIK”

“Eş zamanlı olarak İstanbul İl Başkanlığımız, İstanbul’daki mezarlıklarda Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin Genel Başkanları Sayın Erdal İnönü ve Sayın Aydın Güven Gürkan’ın mezarları başında olacaklar. Ardından gün boyu programlarımız sizin de malum olduğunuz şekilde devam edecek. Ancak akşam daha önceden duyurduğumuz Şevval Sam konserimiz vardı. Dün hepimizin yüreğini sızlatan bir haber aldık. Aslında 20 gündür bu haber yavaş yavaş yaklaşıyordu. Ama kabullenmek istemiyorduk. Bir iyi haber, mucize bekliyorduk. Ancak Narin’in katledilmesinden sonra ve dün akşam Tunceli’den gelen dört şehit haberimizle, çok değerli sanatçımız Şevval Sam ile de görüşerek, görüş birliği halinde bu konseri ileri tarihe erteledik. Böyle bir günde müzikli bir programı doğru bulmadık. Bugün CHP’nin ilk kongresinden beri 105 yıl ve resmi kuruluşundan beri 101 yıl geçen böyle bir günde, önceki genel başkanlarımız, Parti Meclisi üyelerimiz, milletvekillerimiz ve il başkanlarımızla birlikte tarihe olan, tarihte bu görevleri yapmış sayın genel başkanlarımıza, kurucularımıza olan minneti ve hem de bundan sonrası için kararlılığımızı bir kez daha vurgulamak üzere buradayız.”

“CHP’NİN NASIL YÖNETİLECEĞİ KONUSUNDA BİR MUTABAKATSIZLIK YOK”

“CHP tam 47 yıl sonra bir seçimden ilk kez birinci parti çıkmanın, 50 yıl sonra da iktidarı tek başına yakalamanın ve CHP’yle ve ona inanan tüm demokratlarla, yani Türkiye’nin gerçek ve büyük ittifakı olan Türkiye İttifakı ile birlikte tarihin akışını bir kez daha değiştirme imkân ve sorumluluğunu yakalamış durumdadır. İmkânını yakalamış ve sorumluluğunu yüklenmiş durumundadır. Bunun için geride bıraktığımız tüzük programında, tüzük kurultayında partimizi nasıl yöneteceğimize dair tüm maddeleri müzakere ettik ve birçoğu oybirliğiyle, bazıları da çok net bir oy farklılığı ile çok az muhalif oyla değişti. Yani CHP’nin nasıl yönetileceği konusunda artık herhangi bir tenakuz, bir mutabakatsızlık yok.”

“HER GEÇEN GÜN CHP’NİN İKTİDARINA KOŞAR ADIMLARLA İLERLEYECEĞİZ”

“Önümüz bu açıdan çok açık. Ardından gerçekleştirdiğimiz program kurultayı açılışı ile de Türkiye’yi nasıl yöneteceğimize ilişkin yazılı belgelerimizi üretmek üzere önümüze bir takvim koyduk. Bir yol haritası koyduk. Bu da çok kıymetlidir. Bundan sonra milletvekillerimizi, parti meclisi üyelerimizi, her birimizi Türkiye’nin dört bir yanında CHP’nin çözemeyeceği sorunlara vatandaşın nasıl talepleri olduğunu, nasıl çözümler beklediğini, CHP iktidarından ne beklediğini duyacağımız ve vatandaşın ikinci yüzyılındaki CHP iktidarı için taleplerini topladığımız, devamında da kendi belgelerimiz ve programımızı hazırladıktan sonra da ikinci yüzyılda bu ülkeyi nasıl yöneteceğimiz konusunda kendimizi milletimize arz ettiğimiz bir süreci hep birlikte yaşayacağız. Bugün iktidara dünden bir gün daha yakınız. Yarın bir gün daha yakın olacağız. Her geçen gün CHP’nin iktidarına koşar adımlarla ilerleyeceğiz. Örgüt buna inandı ve kitlendi. Milletimiz bunu özledi ve heyecanla bekliyor.”

“4-9 EYLÜL CHP’NİN KURULUŞ HAFTASI OLARAK SANATSAL, KÜLTÜREL, BİLİMSEL VE SİYASİ PROGRAMLARLA KUTLANACAK”

“Bu anlamda 4-5 Eylül arası geçirdiğimiz süreci çok kıymetli buluyorum. Önceki genel başkanlarımızla yaptığımız toplantıda, Sayın Altan Öymen’in önerisiyle, mutabakatla önerdiğimiz önce komisyonumuz ve ardından da kurultayımız tarafından kabul edilen madde gereği de bundan sonra 4-9 Eylül CHP’nin kuruluş haftası olarak sanatsal, kültürel, bilimsel ve siyasi programlarla kutlanacak. Gelecek sene de bu anlamda çok görkemli bir programla ve içerik açısından da çok tatmin edici bir programla, programımız da onaylandıktan sonra yapılacak ilk hafta olmasından dolayı CHP’nin muhalefette olduğu son kuruluş haftasını birlikte kutlayacağımız bir programla hepinizin karşısında olacağız.”

“NE İMAM HATİPLİLER ORDUNUN DÜŞMANIDIR, NE ORDU İMAM HATİPLİLERE KARŞIDIR”

“Hemen tatsız gündemlere girmek istemem ama Sayın Erdoğan’ın bir değerlendirmesini sordunuz. Bunu yanıtlamadan geçmeyeyim. Maalesef, büyük bir üzüntü içindeyim, büyük bir teessür içindeyim. Harbiye mezuniyetinde bir gelenek yerine getirildi. Harbiye mezuniyetinde yaşanan, Harbiye mezuniyetinde yaşanan Harbiye’nin kurulduğu günden beri her sene yaşanan kılıç çatma ve yemin merasimiydi. Bunların birçoğuna basın da yer verdi. Sayın Erdoğan şahitlik etti, izledi ve alkışladı vaktiyle. Ancak bu sene bu metin, 2016’dan beri resmen okunmuyor ama yine teğmenler yerine getiriyordu. Bu sene rahatsızlık nereden, gerçekten anlamak güç. Oysa bu sene en büyük mutluluğun olacağı bir sene. Dünyada örneği var mıdır bilinmez ama bizim için büyük bir gurur. Cumhuriyet yüzyılını boşa tamamlatmamış denen bir gurur. Kara, deniz ve hava harp okullarının birincisi kadın teğmenler. Bu büyük bir gurur. Cumhuriyet’in başarısı. O kadın teğmenlerden biri Harbiye’de arkadaşlarının kılıçlarının birbirine çekip çatarak geldiğinde, onlara yemini yaptırıyor. Sayın Erdoğan sekiz gün sustu. Sekiz gün sonra manidar ama manasız hiç hoş olmayan bir konuşma yaptı. Bir kez bu konuşmayı imam hatiplilerin derneğinde yapmış olmasını, toplumsal kutuplaşma ve Türkiye’nin aşmakta olduğu bir süreci geri çağırmaktan medet umduğu için son derece rahatsız edici buluyorum. Ne imam hatipliler ordunun düşmanıdır, ne ordu imam hatiplilere karşıdır. İmam hatiplilerin görevi Anayasa çerçevesinde bu milletin ihtiyacı olan din hizmetlerini görecek personeli yetiştirmektir. Harbiye’nin görevi de savunmayı gerçekleştirecek personeli yetiştirmektir. İkisinin de anayasal düzende yerleri vardır. İkisin de kanunla yerleri vardır. Bunları birbirine rakipmiş gibi göstermek, bakın sekiz gün susup, teğmenlerin yaptığını imam hatiplilerin bir toplantısında dile getirirseniz, burada doğrudan şunu itiraf ediyorsunuz. ‘Ben bir kutuplaşma istiyorum, en uygun zemin burada’. Size yapılan hararetli alkışları, orduya karşı yaptığınız açıklamalara imam hatiplerden gelen alkışlar diye gösterdiğinizde işte o zaman olan oluyor.”

“TEĞMENLERE O SÖZLERİ SÖYLEYEREK, ESKİ TÜRKİYE’YE DUYDUĞU ÖZLEMİ GÜNDEME GETİRDİ”

“Geçmişte silahlı kuvvetlerin mensuplarını bir günü vesile edip, bir eylemlilik içine sokmak ne kadar yanlış olduysa, belli bir günde belli bir yerde yürütme, belli bir yerden geçirme, durup düşünüp tasarlayarak, teamülden, bile isteye imam hatiplilerin olduğu yerde teğmenlere meydan okuma, had bildirme ve bunun üzerinden imam hatiplilerin alkışını canlı yayına servis etme ‘Ben tükendim, ben bitiyorum. Başka çarem kalmadı. Son çarem eski Türkiye’de’. Biz o Türkiye’yi 5 Kasım’da niyetiyle, 31 Mart’ta fiiliyatla bitirdik. Geride kaldı o eski Türkiye. Bizim normalleşme dediğimiz mesele bu tip işlerden uzak durulmasıdır. Kutuplaşmanın, bu milleti birbirine düşman etmenin, birisi 22 yaşında, birisi 20 yaşında bir teğmen ile imam hatip mezununu birbirine rakip, düşman gibi göstermenin son günü 31 Mart’ı. Milletimiz dedi ki ‘Kutuplaşmayan, kucaklaşan, kavga etmeyen, kucaklaşan, milletiyle kucaklaşan ve benim derdimle meşgul olan, suni krizlerle beni unutmaya siyasete prim veriyorum’ dedi. Sayın Erdoğan’ın bundan bir mesaj almasını umuyorduk. Onun için gittik, ziyaret ettik ve iletişim kurduk. Hiçbir şey anlamadı. İlk günlerde kendi ifadeler son derece kıymetliydi. Ama sonrasında şu akla uydu. ‘Bu CHP’ye yarıyor. Kavga olmayınca CHP’ye yarıyor. Kutuplaşma olmayınca, aman efendim kutuplaşalım’. Zaten izlerini görüyorduk. Ama bu sefer sekiz gün durdu ve düşündü. Teğmenlere o sözleri söyleyerek, toplumu kutuplaştırmayı, eski Türkiye’ye duyduğu özlemi gündeme getirdi. Erdoğan bu tip kutuplaşmalardan beslenerek iktidara tutunacağını sanıyorsa, büyük bir yanılgı içindedir. Onun oyununa düşmeyiz.”

“GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ASKERLERİNE HAD BİLDİRMEYE ÇALIŞMAK, TÜRKİYE’NİN BUGÜNLERİ VE YARINLARINI HEBA ETMEKTİR”

“Bu teğmenler o kılıcı kime çekiyorsun diyor, yıllarca izledin de aklına gelmedi soru, şimdi mi geliyor senin aklına bu soru? Cevaplayım o zaman teğmenler kılıcı kime çekerler biliyor musun, dosta güven ve düşmana kaygı versin diye çekerler. Sen TSK’nın dostuysan, anayasal düzenin dostuysan, Türkiye Cumhuriyeti’nin dostuysan, Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olan bu rejimin dostuysan o kılıçtan niye ürküyorsun. O kılıçtan vatan, millet düşmanları ürkecek. Türkiye’nin düşmanları ürkecek. Atatürk düşmanı varsa o ürkecek. Onlar ürktükten sonra sekiz gün dura düşüne, onların safına geçip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine had bildirmeye çalışmak gerçekten bir siyasi tükenmişliğe, kutuplaşma niyetiyle Türkiye’nin bugünleri ve yarınlarını heba etmeye çalışmaktır. Ben buna izin vermem. O yüzden sözümüze kıymet veren herkese diyoruz ki bu oyunu görün. Gençlerin bir kısmını bir yanda bir kısmını öbür yanda gösterme uğraşını görün. Orduya laf söyleyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusuyla Recep Tayyip Erdoğan’ın ordusu gibi bir ikilik yaratmaya çalışan ayrımcı dili görün. Teğmenler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleridir, TSK’nin askerleridir. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hepimizin askerleridir.”

“BU KADAR MI HUZUR DÜŞMANISINIZ?”

Ona karşı husumet dilini çok tehlikeli, fevkalade siyasi, çıkarcı ve utanç verici buluyorum. Bu bahsi burada kapatıyorum. Ümit ederim, bu konuya yeniden dönmemizi gerektirecek yeni saçma sapan açıklamalar ya da olmadık, yani takdirlerle ödül verdiğin kadın teğmene soruşturma mı açacaksın şimdi? Manisalı hemşerim İkra’ya had mi bildiriyorsun sen? Üç tane kadın teğmen üç kuvvete birden, üç harp okulunda birden birinci olmuş, bunun gururunu şu millete ağız tadıyla niye yaşatmıyorsunuz? Bu kadar mı huzur düşmanısınız? İki gün hiç olmazsa şunun tadını çıkarsaydı insanlar. Ailelerinin de kursağına dizdiniz, hepimizin de bu mutluluğu kursağına dizdiniz. Ama bundan sonraki süreçte bu konuda hiçbir şey duymak istemiyoruz. Bu millet böyle bir gerginlik istemiyor. Bu gerginlikten beslenme hesaplarının da siyaseten menfaat umanlara siyaseten çok ağır bedelleri olur. Diyeceğim bu kadar.”

“ADALET YERİNİ BULANA KADAR NARİN’İN YANINDAYIZ”

Özel, Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüyle ilgili soruya, “Dikkatle takip ediyoruz. Sayın Sezgin Tanrıkulu, Sayın Süleyman Bülbül, Sayın Atakan Ünver üç hukukçu arkadaşımız, Kadın Kolları Genel Başkanımız Sayın Asu Kaya ile birlikte bu törenden sonra bölgeye hareket ediyorlar. Çok yakından takip edeceğiz. Hem otopsiyi, hem adli süreci. Şunu söyleyelim. Beline kadar suyun içinde, günlerce, gecelerce, 20 gündür Narin’imizi arayan güvenlik güçlerine, sivil personele yürekten teşekkür ediyoruz. Evlatlarını arar gibi aradılar. Bu konuda emek veren herkese teşekkür ediyoruz. Tahkikatın bundan sonrası son derece dikkatli yürütülmelidir. Olmadık feodal ilişkilere yapılan atıfların hukukun önüne geçmesinin, delilleri karartmasının, suçluların adalet önünde bir ömür boyu hesap vermemesine asla izin vermemelidir. Konuyu en yakından takip ediyoruz. Dün duyduğumuz bazı feodal ve hukuk devletine sığmayacak açıklamaları tehlikeli buluyoruz. Bölgeye gidiyoruz. Bundan sonra yakından takip edeceğiz. Adalet yerini bulana kadar Narin’in yanındayız. Türkiye’de Narin için gözyaşı akıtan herkesin yanındayız. Hiçbir feodal ilişkinin teminatı değiliz.”



Bu Kategorideki Diğer Haberler

SENİNLE BÜYÜYORUZ
Haber Tarihi: 19.09.2024