Savaşın gölgesinde Kadınlar Günü

Okunma Sayısı: 5634    |    Yazı Tarihi: 08.03.2022


Kadınlar Günü tarihi kanlıdır:

Emeklerinin haklarını isteyen kadınların birden çok olayda, bizim “Madımak Katliamı”nı andıran bir biçimde yakılarak katledilmelerine kadar gider.

Kadınlar Günü tarihi Sosyalizm ile Kapitalizm arasındaki savaşla da bezenmiştir/zedelenmiştir!

Gerek nerede ve nasıl başladığı gerekse hangi kuruluşların bu günü ne zaman, nasıl benimsediği, emperyalistler arasındaki kavgalara nasıl konu olduğu, bu tarihin insanlık tarihi içindeki özgün yerini yansıtır.

Türkiye’de kadınlar özgürlüklerini hiç kuşkusuz Cumhuriyet’e, Mustafa Kemal Atatürk’e borçludur.

Osmanlı döneminde nüfus sayımına bile dahil edilmeyen, Anadolu’da çocuk sayısı sorulduğunda sayıya dahil edilmeyen kadınlar, ancak Cumhuriyet Devrimi ile erkeklerle eşit haklara kavuşmuşlardır.

Bu Devrim’in en önemli yasası 17 Şubat 1926’da TBMM’de kabul edilen, 4 Ekim 1926’da da yürürlüğe giren 743 sayılı Medeni Kanun’dur:

Ancak bu kanunla Türkiye laik hukuka, kadınlar da eşit haklara kavuşabilmiştir.

***

İnternet sitem kongar.org’da dün belirttiğim gibi bugün Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını ve bunun arkasında yatan “Emperyalistler arasındaki dünya egemenliği savaşını” yazacaktım.

Bu savaş (hukuki olarak “savaş” değil, “operasyon” veya “işgal” yahut “saldırı” filan deniliyor ama tarihsel ve toplumbilimsel açıdan bal gibi bir “savaş”) daha bir süre devam edecek.

Bu nedenle savaşı irdelemeyi ileriye bırakarak zaten genel olarak ezilen kadınların kamu sağlık sektöründeki sorunlarını aktarmak istiyorum:

***

Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur’un ve Genel Sekreteri Gazi Çeliker’in açıklamalarına göre, doktorlar da dahil olmak üzere 39 meslek grubunu kapsayan 1000 kişilik bir örneklem üzerinden yapılan araştırmanın sonuçları özetle şöyle:

Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 88.4’ü pandemi sürecinde fiziksel ve ruhsal sağlıklarını etkileyen faktörlere maruz kaldıklarını belirtmiş.

Yüzde 66.5 sözlü, yüzde 1.3 ise fiziksel şiddete maruz kalmış.

Yüzde 98.9, sağlıkta şiddet olaylarına yönelik olarak alınan önlemlerin yetersiz olduğu düşüncesinde.

Yüzde 11.6 bu süreçte psikolojik destek alırken yüzde 15.6 psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu halde maddi olanaklarının yetersizliği nedeniyle bu gereksinimini karşılayamamış.

Yarısından fazlasının aylık düzenli hane geliri 7 bin - 9 bin 750 TL arasında.

Bunu yüzde 31.2 ile 4 bin 250 - 7 bin TL aralığı izlemekte.

Yüzde 78.1 borçlu.

Yüzde 42.4 ekonomik kriz nedeniyle ailesinden veya arkadaşlarından işsiz kalanlar olduğunu belirtmiş.

Yüzde 35.9 kriz nedeniyle borç yapılandırmasına gitmiş, yüzde 55.3 yine ekonomik kriz nedeniyle yeni borçlanma kanalları kullanmış. 

Kısıntıya gidilen harcamaların sıralamasında, elektrik, doğalgaz vb. altyapı harcamaları yüzde 59.9, gıda harcamaları yüzde 30.9.

Yüzde 97.3 resmi kurumların ekonomik gidişatla ilgili verilerini güvenilir bulmamakta. Yüzde 79.5 Türkiye ekonomisinin gelecekte küçüleceğini düşünmekte.

Ancak yüzde 20’si işyerinde görev tanımına uygun bir iş yapıyor.

Yüzde 76.8’lik bir kesime, bir iş tanımına sahip olmalarına rağmen kendilerine başka görevler de verilmiş.

Yüzde 96, yaptığı iş nedeniyle elde ettiği ücret düzeyini yetersiz buluyor.

Yüzde 8.9 ek iş yapmakta.

Yüzde 82.3 işiyle ilgili gelecek kaygısı duyuyor.

Yüzde 57 yurtdışında çalışmak istemekte.

Yüzde 15.4 yakın zamanda yurtdışında çalışmakla ilgili hazırlığa başlamış.

Yüzde 20.5 görevinden istifa etmeyi düşünmekte.

Yüzde 97.3 sağlık personelinin toplumda gereken saygınlığa sahip olmadığını düşünmekte. 

Yüzde 94.9’luk bir kesime göre ise bu saygınlık son beş yıl içerisinde daha kötüye gitmiş.

Yüzde 99.6 sorunlarının politika belirleyiciler tarafından yeterince algılandığı düşüncesinde değil.

Yüzde 94.5’i mesleki anlamda yaşadıkları ekonomik, sosyal ve özlük haklarına dair sorunların yakın gelecekte çözülmeyeceği kanısında.

***

Savaşa HAYIR!

Her türlü emperyalizme HAYIR!

Demokrasiye, Hukuk Devleti’ne, Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerine, Kadın Haklarına, Cinsel Eğilim Tercihlerine ve bütün insanlar arasındaki hukuksal ve siyasal eşitliğe EVET!


EMRE KONGAR İsimli Yazarın Diğer Yazıları