"Prensip" filan palavra: Tek hedef tek bir oy daha

Okunma Sayısı: 2065    |    Yazı Tarihi: 29.03.2023


Yine de, yetmeyecek. İktidar yine de, elden gidecek

Ha gayret Mustafa Şentop, ha gayret!..

"Anayasa'nın 101. maddesinde yer alan, bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir hükmünün, parlamenter hükümet sistemi döneminde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimlerini de kapsayacak şekilde uygulanıp uygulanmayacağı noktasında yorum yöntemlerinden hareketle yapılan anlamlandırma  ile kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin prensiplerden hareketle ulaşılan netice birbirini teyit etmektedir".

Ne anlıyorsunuz bu cümleden?.. Türkçe müthiş, ifade harika!..

Bu cümle Meclis Başkanı ve Anayasa profesörü, AKP'li Mustafa Şentop'a ait. Şentop bin dereden su getirerek, Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olabileceğine ilişkin kırk sayfalık bir yazı döktürdükten sonra, sonuca varıyor:

"Bu veriler ışığında Anayasa'nın 101. maddesi uygulanmaz".

Bu ülkede bütün Anayasa profesörlerinin tersine, Erdoğan'ın yeniden aday olabileceğini savunan "tek bir Anayasa profesörü var, o da Mustafa Şentop".

Neden Şentop?..

El mahkum!..

Yeniden milletvekili adayı olmak ile bilim arasındaki tercihini...

"Bilimi unutarak, siyasetten yana kullanıyor.

Hele bir aksini savunsun!.." 

Haftanın cümlesi

Şentop'un bu şenlikli makalesi, onun ne ölçüde "prensip adamı" olduğunu gösterirken, "prensip yarışı" genel olarak hızla devam ediyor.

O yarışta haftanın en önemli cümlesi Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Muhammed Ali Fatih Erbakan'a ait:

"Sayın Erdoğan ile talep ettiğimiz prensipler konusunda anlaşmaya vardık".

O "prensipler" ne ölçüde AKP'nin "prensipleri" ile bağdaşıyor?..

Kadın erkek eşitliği

Anlaşmaya varılan "prensipler" arasında birkaçı var ki, dudak uçuklatıyor. Erbakan'ın partisi:

"Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin düzenlemelerden vazgeçilmelidir".

Bu laf kalabalığının Türkçesi şu:

"Kadın - erkek eşitliği olmasın, kadınlar erkeklerle aynı haklara sahip olmasın".

İran'daki Mollalar rejimi gibi!..

Biraz daha sıksan...

Afganistan'daki Taliban rejimi gibi!..

Erbakan bu yobaz, bu gerici "prensipte" AKP ile anlaştığını öne sürüyor.

Aynı "prensibin" devamında kadına şiddeti önleyen yasanın bazı maddelerinin kaldırılmasını istiyor. O maddeler hangileri bilinmiyor ama, belki de, kadının sırtından sopayı eksik etmeyeceksin, gibi bir madde!..

Ama, Türkiye'nin bütün kadınları ve de "AKP'li kadınlar" bu saçmalığa karşı. Nasıl anlaşma ise!..

Yap - işlet

Kadınlarla ilgili maddenin dışında, pek çok ıvır zıvır maddeye ek olarak, Erbakan'ın önemli bir isteği daha var:

"Yap - İşlet modeli ile yapılan yatırımlarda haksız kazancın ortadan kaldırılması".

Muhammed Ali Fatih Erbakan'ın dünyadan haberi yok!..

Böyle bir istekte bulunmak...

"AKP'nin varlık sebebine aykırı!..

Köprüleri, yolları, hastaneleri, hava alanlarını AKP yıllardır bu yöntemle yapıyor, onları yapan şirketlere milyonlarca Avro garanti veriyor.

Bu amaçla Kamu İhale Yasası'nı 191 kez değiştiriyor".

AKP bu isteğe "evet" diyorsa...

Köprüyü geçinceye kadar...

Hangi "prensip", prensip mrensip laf-ı güzaf!..

MHP - HÜDA PAR

Bir başka "prensip"MHP ile HÜDA PAR arasında.

2000 yılında Milli Güvenlik Kurulu'nda İçişleri Bakanı Sadettin Tantan HÜDA PAR'ın kökeninde terör örgütü Hizbullah'ın olduğunu anlatıyor. O kurula Devlet Bahçeli Başbakan Yardımcısı olarak katılıyor. Tantan orada Hizbullah'ın vahşi adam öldürme sahnelerinin de, gösterildiği açıklıyor.

Bahçeli ise:

"Hür Dava Partisi'nin hiç bir terör örgütüyle bağlantısı olmadığını açıklamıştır".

Her siyasi açıklamaya mutlaka bir kulp takan Bahçeli bu sefer pek masum bir ifadeyle, HÜDA PAR yöneticilerinin söylediğini kabul ediyor.

Ne var ki, HÜDA PAR başkanı:

"Türkiye Cumhuriyeti'ne göre, Hizbullah terör örgüt olabilir ama, bana göre terör örgütü değildir".

Bu parti Anayasa'nın değişmez ilk dört maddesinin değiştirilmesini istiyor. "Türkiye Cumhuriyeti'ne göre" demek, o isteğin uzantısı, "Türkiye Cumhuriyeti'nin değişmesini" istemekle örtüşüyor.

Türkiye'nin coğrafi sınırlarının İslam ülkeleriyle birleştirilmesine kadar varan saçma sapan hayallerle dolu bu partinin programı nasıl oluyor da, MHP'nin milliyetçi ideolojisiyle yan yana gelebiliyor?..

Basit bir örnek:

Bahçeli Kürtçe isimleri yok sayıp, Diyarbakır'ı kastederek, "AMED diye bir yer yoktur" derken,

HÜDA PAR "yerleşim yerlerine Kürt isimlerinin geri verilmesini" öneriyor.

"Tek bayrak., tek millet"

Bahçeli "Türk milliyetçiliğini" savunurken...

Tayyip Erdoğan "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" derken...

HÜDA PAR:

"Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek..."

Bununla yetinmiyor, Türk olmayı vurgulayan hangi söylem varsa, hepsinin kaldırılmasını istiyor.

Eğitimde "medreselerin açılmasına" kadar varan, yobaz öneriler cabası.

"Hem Erdoğan, hem Bahçeli bu prensiplerle de anlaşmış bulunuyor!.."

Bunların hepsi fasa fiso, biri söylüyor, öteki onun ne söylediğinin farkına bile varmadan, "prensipte anlaştık" diyor!..

Tek bir "prensip" var:

"Haneye sadece tek bir oy daha yazdırmak!.."

Yine de, yetmeyecek.

İktidar yine de, elden gidecek.


YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları