Aç kalır çocuksuz kalır ama yedirmeyiz...

Okunma Sayısı: 1905    |    Yazı Tarihi: 07.04.2023

Yıl 2001...65.603 bin nüfus içinde 1.323 bin bebek doğuyor.

Yıl 2022...85.280 bin nüfus içinde 1.023 bin bebek doğuyor.

Nüfus 19 milyon 677 bin artıyor ama doğan bebek sayısı 300 bin azalıyor. Ya da şöyle söyleyelim: Nüfus 1/3 oranında artarken doğan bebek sayısı 1/3 oranında azalıyor.

Böylece bebek doğumunun nüfusa oranı yüzde 2,02’den yüzde 1,20’ye gerilemiş oldu. Genel düşüş doğum oranında var ama mesela bebek sayısı ekonomi iyi olduğunda artıyor. Örnek 2004-2005-2006-2007-2008... Bu yıllarda doğan bebek sayısı sürekli artış göstermiş.

2003’te 1.199 bin bebek sayısı 2004 yılında 1.222 bine; 2005 yılında 1.244 bine, 2006 yılında 1.255 bine, 2007 yılında 1.290 bine ve 2008 yılında da 1.296 bine yükseliyor. Doğan bebek sayısı ekonomi iyi olunca artıyor ama nüfusa oranı nerede ise aynı kalıyor.

Küresel kriz 2009-2011 yılları içinde bebek sayısını yine düşürüyor. 2008 yılındaki 1.296 bin bebek doğum sayısı 2011 yılında 1.253 bine üç yıl kesintisiz düşüyor.

Sonra yine ekonomi iyileşiyor ve bebek sayısı 2012 yılında 1.295 bine, 2013 yılında 1.298 bine ve 2014 yılında da 1.351 bine çıkarak 2001 yılının bile sayı olarak üzerine çıkıyor. Ama doğan bebek sayısının nüfusa oranı artık yüzde 1,74 olmuştur. Çünkü 2001 yılında 65.603 bin nüfusta 1.323 bin bebek doğarken 2014 yılında 77.696 bin nüfusta 1.351 bin bebek doğuyor.

***

Ve 2014 sonrası... Adeta felaket.

2014 yılında 77.696 bin olan nüfusta 1.351 bin bebek doğuyor.... İşte sonraki yıllarda ekonomik beklentilerdeki çöküşle eş oranlı olarak bebek doğumu her yıl kesintisiz düşerek 2022 yılında 85.280 bin nüfusa rağmen 1.023 bin doğuma geriliyor.

Kısaca millet çocuk yapamaz duruma geldi...

Bunu Halk TV’de söylediğimde AK Partili sevgili troller sorunu cinsellik olarak yorumlayıp sayısız hakaret tiwitleri paylaştılar.

***

2004 yılında 68.010 bin nüfusa karşılık 615 bin evlenme ve 91 bin boşanma varmış. Ekonomi toparladığında evlenme sayısı çok küçük artıyor... Mesela 2010 yılında 583 bine düşen evlenme sayısı 2012-2013 yıllarında sadece 600 bine çıkıyor. Boşanma sayısı ise ekonomi toparladığında sadece aynı seviyelerde kalabiliyor. Mesela 2010 yılında 119 bin olan boşanma sayısı 2017 yılında 128 bine kadar çıkmış.

Ama son 5 yıl... Adeta burası da felaket.

2017 yılında 80.811 bin nüfus içinde;569 bin evlenme ve 128 bin boşanma var.

2022 yılında nüfus 85.280 bin evlenme sayısı 574 bin iken boşanma sayısı 181 bine fırlamış. Evlenme sayısında sert düşüş yok ama asıl büyük şok boşanma sayısında. Son 5 yılda yıllık boşanma sayısı 128 binden 181 bine yükselmiş.

Evlenme oranı 2005-2008 yılları içinde yüzde 9,0 ve üzerine çıkıyorken şimdi bu oran yüzde 6,76...

Boşanma oranı ise yine bu yıllar baz alındığında yüzde 1,30-1,40 arasında seyrederken şimdi yüzde 2,13’e çıkmış durumda.

Evlenemiyor

Boşanıyor

Ve de

Çocuk yapamıyoruz.

Bana ekonomi nasıl diye sorduğunuzda aslında en net cevap burası. Millet çocuk bile yapamaz noktaya geldi.

***

Türkiye’de bir çok bölgede çocuk oranı Avrupa Birliği ortalamasının altına düştü. Bu düşüş özellikle Başkanlık sistemi sonrası oldu.

Başkanlık sistemi ile çocuk yapma oranı hızla geriledi. Bütün güç tek elde toplandığında milletin çocuk yapacak ekonomik gücü de kaybolup gitti.

Sorun bu kadar basit.

***

Açlık, fakirlik kısmına hiç girmeyeceğim. Herkes fakirliğin boyutunu biliyor ve yaşıyor.

Lükslerin dolu olduğu ama orta sınıf ve alt sınıfların çöktüğü bir süreç yaşıyoruz. Ne yumurta alım gücü kaldı ne de süt... Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan geçmişte “ekmek, yumurta, süt alım gücünüz düşerse bana oy vermeyin” demiş olsa da artık durum değişti.

Ülkemiz beka meselesi ile şer güçlere karşı varlık mücadelesi veriyor!!

Sakın ola son 20 yıldır iktidarda olup Türkiye’yi hâlâ varlık mücadelesi verecek noktaya kim getirdi diye sormayın... Orası bizleri bozar... Söyleneni dinle ama sakın sorgulama.

Aç kal

Evlenme

Çocuk bile yapma

Ama liderine ve bu sayede ülkene sahip çık...

Varlık mücadelen saraylara, katlara, uçaklara, bir kaç müteahhidin devasa kazançlarına aldanıp sakın yara almasın. Sakın ama sakın... Hatta evladının geleceğini bile bu varlık mücadelesi uğruna yok sayabilir, karanlık bir geleceği ona miras bırakabilirsin.

Hep birlikte var mısınız karanlık bir Türkiye için mücadeleye... Aç ve açlık bizi asla yıldıramaz.



İBRAHİM KAHVECİ İsimli Yazarın Diğer Yazıları