De... Mok... Ra... Si... De... “Rashomon” Etkisi
Okunma Sayısı: 9808 |
Yazı Tarihi: 09.05.2019
Seçimlerin yenileceği 23 Haziran günü İmamoğlu’nun yeni bir zafere imza atacağından kimsenin kuşkusu olmasın"
“Bu bir elma / Bazıları size bunun bir muz olduğunu söyemeye çalışabilir / Tekrar tekrar ‘muz muz muz’ diye haykırabilir / Büyük harflerle MUZ yazabilir / Hatta insanların bir bölümü bunun muz olduğuna inanmaya bile başlayabilir / Ama, bu bir elma”.
Bu sözler Amerika’da çok tutan bir reklama ait.
Herhangi bir ürün, olay, düşünce ve eylem hakkında insanları “yalana” inandırmak isteyenlerin seçtikleri klasik propaganda yöntemlerden biri.
Gerçek elma, gerçeğin çarpıtılması ise, yani yalan, muz.
Gerçek, İstanbul Büyükşehir Belediye seçiminde hiç bir itiraza yer bırakmayacak biçimde Ekrem İmamoğlu’nun kazanmış olması, ama AKP sürekli olarak ‘elmaya muz’ diyor, ‘seçimde hile var’ diyerek, insanları inandırmaya çabalıyor.
Ve sonunda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) AKP’nin bu itirazına ayak uyduruyor ya da kendini bu itiraza uymak zorunda hissediyor ve “elmaya muz” diyerek, İstanbul seçimlerini tarihte görülmemiş biçimde, olağanüstü bir skandala imza atarak, iptal ediyor:
“Hukukun ölümü, seçimlerin ölümü, millet iradesinin ölümü, demokrasinin ölümü”.
Zarf aynı, bir "kabul" ve bir "hile"
Yerel seçimde tek bir zarfta oy kullanıyoruz.
O zarfın içinde:
-Büyükşehir Belediye Başkanı var,
-İlçelerin belediye başkanları var,
-Muhtarlar var.
Hepsi aynı zarfta. Hepsini aynı zarfta, tek bir zarfın içinde oy sandığına atıyoruz.
Ne var ki, AKP’ye göre:
“İlçe belediye başkanları seçimi geçerli, muhtar seçimi geçerli, ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminde hile var!”..
Aklın, mantığın, hukukun çöküşü.
Kurosawa filmi
Oscar ödüllerine doymayan ünlü Japon yönetmen Akira Kurosawa sinema tarihinin en görkemli filmlerine imza atanlardan biri.
İki dünya savaşı görmüş, sanatında zirveye çıkmış, bir ara inişe geçtiğinde, intihar etmeyi bile düşünmüş, sonra kendini toplayıp, dört Oscar ödülü kazanmış Kurosawa’nın ölümsüz filmlerinden biri de “Rashomon”.
“Rashomon” Japonca’da “kale kapısı, şehir kapısı” anlamına geliyor.
Filmdeki olay şu:
Ortada bir cinayet var, ama o cinayeti dört ayrı tanık, birbiriyle bütünüyle çelişen biçimde anlatıyor. Öyle ki, her bir tanığa göre, olay değişiyor.
Dört farklı tanık, dört farklı anlatım.
Herkes kendine göre bir yerden bakıyor ve gerçeği “bilerek” saptırıyor.
Filmin isminden dolayı, gerçeğin böylesine saptırılmasına, gerçeğin çökmesine “Rashomon Etkisi” deniyor.
Demokrasi ve otokrasi
“Rashomon Etkisi”...
Gerçeği çarpıtma...
Oysa, günlük yaşamda insanlar arasındaki ilişkinin temeli de gerçek, demokrasinin temeli de gerçek, hukukun temeli de gerçek, seçimlerin temeli de gerçek... Gerçeğe dayanmak zorunda...
Gerçek, çok daha fazla ve çok daha etkin bir güce sahip: Demokrasileri otokrasiden ayırıyor. Otokraside sürekli yalan söyleniyor.
Bir ayı aşkın süredir Türkiye “Rashomon Etkisini” yaşıyor.
Ve etkide son perde dün iniyor.
Sarayın ressamı: Goya
İspanyol ressam Goya’nın ünlü tablolarından biri de, “Gerçeğin Ölümü”.
Goya, 1750’lerden sonra romantizme damgasını vurmuş bir ressam, aynı zamanda “Sarayın ressamı”.
Sarayda el bebek, gül bebek yaşamasına rağmen, öyle olaylara tanık oluyor ki, “Rashomon Etkisine” kapılmadan, gerçeği en yalın biçimde resmine yansıtıyor.
Sarayda gördüklerinin özeti yaptığı tablonun adı: “Gerçeğin Ölümü”.
YSK üyeleri Rashomon Etkisini ya da Goya’nın tablosunu ne kadar biliyorlar, bilemem.
Sandık kurulları, v.s
“Sandık kurulları, sandık başkanları, şu, bu”, iptalin gerekçesi ne olursa olsun, vicdanlara asla sığmayan bir kararla seçimin iptali...
“Usulsüz” atandığı öne sürülen sandık başkanlarıyla ilçe belediye başkanlarının seçimininde sorun yok, ama aynı sandık başkanlarıyla Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminde sorun var!..
Burada hukuku, mantığı aramak, hukuki tartışmalara girmek gereksiz. Hukuk filan hikaye!...
Bütünüyle siyasi bir karar!..
Kaldı ki, o kurulların oluşumundan il ve ilçe seçim kurulları ile YSK sanki habersiz!..
Yeni zafer günü: 23 Haziran
Şimdi soğukkanlı olmak, şimdi her şeye yeniden başlamak için kolları sıvamak gerek.
“Demokrasi” kolay değil.
Ve seçimlerin bu biçimde yenilenmesi bizim siyasal tarihimizde eşsiz bir yer alacak olan “demokrasi mücadelesinin” ta kendisi.
Hem siyaseten, hem özellikle ekonomik açıdan, hem de dış ilişkiler açısından zor bir mücadele olsa bile...
Seçimlerin yenileceği 23 Haziran günü İmamoğlu’nun yeni bir zafere imza atacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları
- Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..
- Bir cinayette bile saplantı: “Kemalist rejim”
- “Kırmızı Pazartesi”yi AİHM bozdu: Can Atalay sorusuyla
- Bu Başkan'a nazar değmesin!..
- Erdoğan'ın ikinci yenilgisi: Kelebeğin ömrü
- Erdoğan’ın “saray keyfi” kaçtı
- İhbar ediyorum: Maliye’yi Maliye’ye ihbar ediyorum!..
- Göz boyama genelgesi: Asıl harcamalara dokunmam!..
- Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..
- Filmin sonu: Istakoz!..
- Şans, kader, kısmet, yüzde 58.46 = AKP'nin 31 Mart sancısı
- Sivil toplumu kuşatmak: TTB Merkez Konseyi örneği
- "Aferin oğlum, aslanım": En çok değişen iki yasa
- İş Bankası: "O yol bizimdir, o ufuk bizimdir"
- “Ağzını bal yesin” umudundan “yol ayrımı” öfkesine
- "MuazZAM" kontak
- Fiyatlar patladı, silahlar patladı, Şimşek'in genelgesi patladı
- Bir tarih: Ağaçlara sarılıyorlar, insanlara sarılır gibi
- Yıl 2023, baskı ve zamlar birlikte... Ama, yıl 1937?..
- TÜİK neden geç kaldı?..
- Okullara imamlar, TSK'ya hac... Türkiye nereye?..
- Uçurumun yamacında ağaçta sallanan araba
- Sandıkta Stalin etkisini kırmak
- Battık mı?.. Evet, battık!..
- Obama bizim köye uğramıyor ve de Aksakal isimli yurttaş
- "Prensip" filan palavra: Tek hedef tek bir oy daha
- AKP'de halktan kopuşun somut hâli: Yeni sınıf
- "Zehirli piyon": Tarihten ders almadan kendini mat etmek
- Kızılay Holding'de 306 bin TL?.. Bu seyirci muhteşem
- Copernicus hasar haritaları: 1999 öncesi mi, sonrası mı?..
- 7.7'nin özeti: Zeugma, Göbekli Tepe, ve
- 15 Mayıs 2023: Bizim ve devlet görevlileri için tarihi gün
- Bu ülkede artık her şey normal!..
- AKP dün iktidardan düştü
- Yeni Anayasa AKP'yi korkuttu: Uzlaşma çağrısı
- Bir yılın özeti: Sefalet endeksi hücrelere kadar işlemiş!..
- "En ağır" yasanın bekçileri
- Bu ruh haliyle Erdoğan artık "Ben yokum" demeli!..
- Yüzüncü yıl: Mustafa Kemal'in 30 Ağustos'ları
- Çadır tiyatrosundan kooperatifçilik komedisine: Çiftçiye kazık
- 14 Mayıs 2023: “Izdırap tünelinde” son
- Kılıçdaroğlu söylüyor, Erdoğan yapıyor!..
- "İnşaat" çökmüş, hâlâ aynı masal
- Hâlâ yüzde 26 - 29 ise: O "tantanaya" farklı bakış ve de "Z"
- 1808... 28 Şubat 2022... Ülkemde çiçekler açacak: Birleşin!..
- Muhteşem “ekonomik” program: Altın avı, enflasyon timi!..
- Erdoğan'ın enflasyonla tangosu: Örnek Hooverville
- Dubai'de sergisi açıldı: Asıl manipülasyon hangisi?..
- Yarım yüzyıl geriye: Enflasyon ve ek borç yükü
- Beş yıldır süren kriz ve çağrının sonucu: Güvensizlik, OHAL saçmalığ
- Yüzde 62’lik kayıp: İktidar artık hayal
- “Dağın Kralı”
- Roma’da avunmak ya Konya’da, Almanya’da, doğalgaz faciasında?.
- "Çöküş" böyle bir şey
- Sen Ali Erbaş, Atatürk olmasaydı, sen o koltukta oturur muydun?
- “Türkiye uçuyor” safsatasından son veriler
- Yap bakanlık, boz bakanlık
- "Yeni Türkiye": Türkü korkusu, madenci korkusu
- Kanal İstanbul: Yüzyılın ihaneti
- AKP'nin en büyük tahribatı: Çevre
- "Tek Adam"ın yükü hepimize ağırlaşıyor
- “Helallik” vermiyorum!..
- Uygulama copla, biber gazıyla, tekmeyle başladı
- Ekmek öfkesi, su öfkesi... Hiçbir şeye benzemez
- 854, 132 bin 673, yüzde 30, çöplük, son sahneler: "Yatay fotoğrafçı"
- Halktan hızlı kopuş: "Yeni sınıf"
- "Plan" ve "eylem"... Tutacak yeri yok!...
- Siirt'te genç, Bursa'da kadın, Bartın ve Zonguldak'ta elektrik, "değişim başlıyor"
- Yüz yıl önce, yüz yıl sonra
- 12 günde AKP'nin 18 yıllık fotoğrafı
- İçimiz dışımız Katar!.
- Sadece "Cumhuriyet’i" değil, bütün ülkeyi ilgilendiriyor
- Sen kendi getirdiğin yasalara uymuyorsun!..
- "Kardeşimize" başkanlık verildi... Dolar ülkeyi çarptı
- Son sayılarla Türkiye’de demokrasi!..
- Tarih benzerini bir daha yazmaz
- AKP’nin 31'inci müjdesi... 2023 seçimine gaz verelim!..
- Rahip Bronson, Deniz Yücel, Osman Kavala... Kimseyi aldatamazsınız!..
- Şimdi de dönem "haciz cesareti" dönemi
- TV karartmalar: "Ben yönetemiyorum" itirafı
- Kendi yönetim kurulundan Feyzioğlu’na muhtıra, ülkeye duyuru
- "Alan eller" AKP’yi affetmeyecek
- "Bu gidiş iyi değil"
- "Normalleşme" adına ürküten adımlar
- Şimdi asıl soru: O videoyu kim çekti, kim sızdırdı?
- "Dolar dolmaz" diye alay ederken..
- 210’da sıfır: Göz yaşartan uzlaşma!..
- Sadece "fedakarlık" kısmı mı; yoksa, geri ödenecek mi?..
- Koronavirüs derken yangından mal kaçırmak
- Paçalardan akan kendini bilmezlik, sorumsuzluk, hadsizlik
- Basın özgürlüğüne hücuuuuum!
- "Ayı ile dans, ayı yorulduğunda sona erer"
- Domatesten üşümeye, kıyı şeridinden güvenliğe... Halk...
- "Siyasi ayak" heyecanına küçük bir katkı
- Yine iyi, seksen milyon çıldırmıyor
- Sabır taşıran skandalın yol açtığı boykot AB’ye gidiyor
- 'Yap - Boz' Sistemi
- Ne Libya’sı, Papua Yeni Gine’ye bile karışır!
- Yö... Yö... Yönetiliyoruz... Fıkra Gibi
- "Yasa dışı varlığını nasıl korursun?"