Yö... Yö... Yönetiliyoruz... Fıkra Gibi
İş bilimsel yayına, uluslararası atıf yapılmasına gelince, SIFIR! Olsun, "Reis’e" destek tam ya sen ona bak, gerisini boş ver! Bundan iyi rektörlük mü olur?
Okunma Sayısı: 8729 |
Yazı Tarihi: 11.12.2019

Övünüyorlar ya... On yedi yıllık AKP iktidarında, yanılmıyorsam 109 yeni üniversite açılıyor. Her üniversiteye de, doğal olarak bir rektör atanıyor.
Rektör... Yani, bilimsel yeterliği dolgun, yöneticilik yeteneği yerinde, bulunduğu üniversitede her kademedeki öğretim elemanları tarafından o göreve layık görülen biri.
Bir zamanlar rektör atamalarının belli bir prosedürü var. Üniversitelerde seçimle altı aday belirleniyor, isimleri YÖK’e bildiriliyor. YÖK altı adayı üçe indiriyor, Cumhurbaşkanı'na sunuyor, Cumhurbaşkanı üç adaydan birini rektörlüğe atıyor. Genellikle en çok oy alan aday atanıyor. Bazı istisnalar dışında, süreç böyle işliyor.
Ne zamana kadar? 10 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne kadar.
"Üst kademe kamu yöneticilerinin atama esasları" başlığını taşıyan o kararnameye göre, hemen hemen bütün kamu kurumlarının yöneticilerini Tayyip Erdoğan ya doğrudan atıyor ya da yapılan atamalar onun onayından geçiyor. Sonuçta ikisi de, aynı kapıya varıyor.
Rektörleri doğrudan o atıyor. Üniversitelerde seçim ya da YÖK’ün isim bildirmesi filan artık yok.
Rektör faciası
Şimdi, durup dururken neden bu kararname ve neden rektörler?
İki gün önce bir TV kanalında rektörlerle ilgili açıklanan gerçekler, "ah Türkiye’de ilim, vah Türkiye’de bilim" dedirtecek türde. Şu verilere bakın:
68 rektörün akademik değer taşıyan uluslararası yayını yok, 71 rektörün ise yayınına yapılan atıf SIFIR.
Ve bu rektörler Erdoğan tarafından atanıyor!
Erdoğan’ın atadığı rektörlerin karnesi işte bu, sıfır çekiyorlar. Bir de, "Öğrenciler başarısız" deniyor, doğru başarısız, sen önce sıfır çeken rektörlere bak, sonra öğrencilerine!
Ama "marifetleri" var
Sıfır çekebilirler, ama başka "marifetleri" var o rektörlerden bazılarının, dikkate değer özellikleri...
Örneğin:
- Önce AKP milletvekili, sonra rektör olanların sayısı altı,
- Önce rektör, sonra AKP milletvekili adayı, sonra yine rektör olanların sayısı dokuz,
- Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi öngören referandumda "evet" oyu vereceğini açıklayan rektör sayısı üç,
- Aynı referandumda "evet" oyu için yazılı açıklama yapan rektör sayısı dört,
- Aynı referandumda olumlu görüş açıklayan rektör sayısı yirmi beş.
İş bilimsel yayına, uluslararası atıf yapılmasına gelince, SIFIR! Olsun, "Reis’e" destek tam ya sen ona bak, gerisini boş ver! Bundan iyi rektörlük mü olur?
******
Sanki Danıştay
3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 6. maddesi "hukuk devleti" kavramının nerelere düştüğünü göstermesi açısından ibretlik. O madde şöyle:
"Görevden alınanlara tazminat ödenip ödenmeyeceği ya da ödenecek ise, tazminatın miktarını Cumhurbaşkanı belirler."
Böyle bir madde hukuk tarihinde yok.
Atamaya da, görevden almaya da, tazminat ödemeye de, miktarına da Erdoğan karar veriyor.
Erdoğan kendisini burada İdari Mahkeme ya da Danıştay yerine, Türkçesi yargının koymuş oluyor.
Bir hukuk devletinde bu tür hukuki işlemlere yürütme değil, yargı karar veriyor. Görevden almalar karşısında, görevden alınan Danıştay’a başvuruyor. Tazminat için İdare Mahkemesi'ne başvuruyor.
3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne göre, karar Erdoğan’a ait.
Bu kararname hâlâ nasıl yürürlükte, Anayasa Mahkemesi bu kararnameyi hala neden iptal etmiyor, orası da ayrı.
*****
"Patron her zaman haklıdır"
10 Temmuz 2018 tarihli 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin yürürlükle ilgili 13. maddesi, hukukun üstünlüğü, idare hukuku, hukuk mantığı, hukuk felsefesi açısından açısından fıkra gibi.
Hani o ünlü fıkra var ya, bir çalışma yerinde geçerli kuralların birinci maddesi, "Patron her zaman haklıdır". İkinci maddesi, "Patronun haklı olmadığı durumlarda, birinci madde geçerlidir" diye bir gırgır var ya...
13. madde aynen öyle. "Tereddütlerin giderilmesi" başlığını taşıyan madde aynen:
"Bu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin uygulanmasında çıkabilecek tereddütleri gidermeye Cumhurbaşkanı yetkilidir."
Tereddüt ya da yanılma ya da yanlışlık, zaten Erdoğan’ın kararıyla ortaya çıkıyor ama, oradaki yanlışı, yanılmayı, kararnamede geçtiği biçimiyle "tereddütü" yine Erdoğan gideriyor!
Ne devlet yönetimiyle, ne hukuk devletiyle, ne baştan sona hukukla zerre ilgisi olmayan bir durum!
Biz işte böyle yönetiliyoruz.
Bunun adı "demokrasi"!
Böyle bir yönetim biçimine Afrika kabilelerinde rastlar mıyız, sanmıyorum.
Ve bunun ilk seçimde düzeleceğine inanıyorum.
YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları
- Sivil toplumu kuşatmak: TTB Merkez Konseyi örneği
- "Aferin oğlum, aslanım": En çok değişen iki yasa
- İş Bankası: "O yol bizimdir, o ufuk bizimdir"
- “Ağzını bal yesin” umudundan “yol ayrımı” öfkesine
- "MuazZAM" kontak
- Fiyatlar patladı, silahlar patladı, Şimşek'in genelgesi patladı
- Bir tarih: Ağaçlara sarılıyorlar, insanlara sarılır gibi
- Yıl 2023, baskı ve zamlar birlikte... Ama, yıl 1937?..
- TÜİK neden geç kaldı?..
- Okullara imamlar, TSK'ya hac... Türkiye nereye?..
- Uçurumun yamacında ağaçta sallanan araba
- Sandıkta Stalin etkisini kırmak
- Battık mı?.. Evet, battık!..
- Obama bizim köye uğramıyor ve de Aksakal isimli yurttaş
- "Prensip" filan palavra: Tek hedef tek bir oy daha
- AKP'de halktan kopuşun somut hâli: Yeni sınıf
- "Zehirli piyon": Tarihten ders almadan kendini mat etmek
- Kızılay Holding'de 306 bin TL?.. Bu seyirci muhteşem
- Copernicus hasar haritaları: 1999 öncesi mi, sonrası mı?..
- 7.7'nin özeti: Zeugma, Göbekli Tepe, ve
- 15 Mayıs 2023: Bizim ve devlet görevlileri için tarihi gün
- Bu ülkede artık her şey normal!..
- AKP dün iktidardan düştü
- Yeni Anayasa AKP'yi korkuttu: Uzlaşma çağrısı
- Bir yılın özeti: Sefalet endeksi hücrelere kadar işlemiş!..
- "En ağır" yasanın bekçileri
- Bu ruh haliyle Erdoğan artık "Ben yokum" demeli!..
- Yüzüncü yıl: Mustafa Kemal'in 30 Ağustos'ları
- Çadır tiyatrosundan kooperatifçilik komedisine: Çiftçiye kazık
- 14 Mayıs 2023: “Izdırap tünelinde” son
- Kılıçdaroğlu söylüyor, Erdoğan yapıyor!..
- "İnşaat" çökmüş, hâlâ aynı masal
- Hâlâ yüzde 26 - 29 ise: O "tantanaya" farklı bakış ve de "Z"
- 1808... 28 Şubat 2022... Ülkemde çiçekler açacak: Birleşin!..
- Muhteşem “ekonomik” program: Altın avı, enflasyon timi!..
- Erdoğan'ın enflasyonla tangosu: Örnek Hooverville
- Dubai'de sergisi açıldı: Asıl manipülasyon hangisi?..
- Yarım yüzyıl geriye: Enflasyon ve ek borç yükü
- Beş yıldır süren kriz ve çağrının sonucu: Güvensizlik, OHAL saçmalığ
- Yüzde 62’lik kayıp: İktidar artık hayal
- “Dağın Kralı”
- Roma’da avunmak ya Konya’da, Almanya’da, doğalgaz faciasında?.
- "Çöküş" böyle bir şey
- Sen Ali Erbaş, Atatürk olmasaydı, sen o koltukta oturur muydun?
- “Türkiye uçuyor” safsatasından son veriler
- Yap bakanlık, boz bakanlık
- "Yeni Türkiye": Türkü korkusu, madenci korkusu
- Kanal İstanbul: Yüzyılın ihaneti
- AKP'nin en büyük tahribatı: Çevre
- "Tek Adam"ın yükü hepimize ağırlaşıyor
- “Helallik” vermiyorum!..
- Uygulama copla, biber gazıyla, tekmeyle başladı
- Ekmek öfkesi, su öfkesi... Hiçbir şeye benzemez
- 854, 132 bin 673, yüzde 30, çöplük, son sahneler: "Yatay fotoğrafçı"
- Halktan hızlı kopuş: "Yeni sınıf"
- "Plan" ve "eylem"... Tutacak yeri yok!...
- Siirt'te genç, Bursa'da kadın, Bartın ve Zonguldak'ta elektrik, "değişim başlıyor"
- Yüz yıl önce, yüz yıl sonra
- 12 günde AKP'nin 18 yıllık fotoğrafı
- İçimiz dışımız Katar!.
- Sadece "Cumhuriyet’i" değil, bütün ülkeyi ilgilendiriyor
- Sen kendi getirdiğin yasalara uymuyorsun!..
- "Kardeşimize" başkanlık verildi... Dolar ülkeyi çarptı
- Son sayılarla Türkiye’de demokrasi!..
- Tarih benzerini bir daha yazmaz
- AKP’nin 31'inci müjdesi... 2023 seçimine gaz verelim!..
- Rahip Bronson, Deniz Yücel, Osman Kavala... Kimseyi aldatamazsınız!..
- Şimdi de dönem "haciz cesareti" dönemi
- TV karartmalar: "Ben yönetemiyorum" itirafı
- Kendi yönetim kurulundan Feyzioğlu’na muhtıra, ülkeye duyuru
- "Alan eller" AKP’yi affetmeyecek
- "Bu gidiş iyi değil"
- "Normalleşme" adına ürküten adımlar
- Şimdi asıl soru: O videoyu kim çekti, kim sızdırdı?
- "Dolar dolmaz" diye alay ederken..
- 210’da sıfır: Göz yaşartan uzlaşma!..
- Sadece "fedakarlık" kısmı mı; yoksa, geri ödenecek mi?..
- Koronavirüs derken yangından mal kaçırmak
- Paçalardan akan kendini bilmezlik, sorumsuzluk, hadsizlik
- Basın özgürlüğüne hücuuuuum!
- "Ayı ile dans, ayı yorulduğunda sona erer"
- Domatesten üşümeye, kıyı şeridinden güvenliğe... Halk...
- "Siyasi ayak" heyecanına küçük bir katkı
- Yine iyi, seksen milyon çıldırmıyor
- Sabır taşıran skandalın yol açtığı boykot AB’ye gidiyor
- 'Yap - Boz' Sistemi
- Ne Libya’sı, Papua Yeni Gine’ye bile karışır!
- "Yasa dışı varlığını nasıl korursun?"
- Zınk diye durun: “Dost Hilal”
- Batı’dan AYM’ye esen rüzgârlar bulutlu
- “Has - bağçede ayş u tarab”
- Yüzyılın isyanı, en demokratik biçimde
- Tek Cümleyle Başkan Seçilmek
- Önce “yalan” şimdi "iftira”: Boşa kürek çekmek
- De... Mok... Ra... Si... De... “Rashomon” Etkisi
- Son kahraman: Ye... Se... Ka...
- Asıl anket bu: Yüzde 50.86
- “Bıçak sırtında”... Ama sandıklar...
- Telaşın somut hali: İbretlik canlı yayın
- Örnek bir “başdanışman”