Beton lobisi bastırıyor!

Anlaşılan o ki; inşaatın bir an önce başlaması, ilk kazmanın vurulması, daha doğrusu iktidar değişse de geri dönülmez yola girilmesi için siyasetçileri sıkıştırıyor

Okunma Sayısı: 8327    |    Yazı Tarihi: 26.12.2019


Şunu kabul edelim, ABD'de silah lobisi ne kadar güçlüyse bizde de beton lobisi o kadar güçlü.

Anlaşılan o ki; beton lobisi şimdi Kanal İstanbul için bastırıyor.

Anlaşılan o ki; inşaatın bir an önce başlaması, ilk kazmanın vurulması, daha doğrusu iktidar (tek kişi) değişse de geri dönülmez yola girilmesi için siyasetçileri sıkıştırıyor.

Acele edilmesini istiyor!

Çünkü iş büyük. Beton lobisi için büyük balık!

Sıkıştırdıklarını, bastırdıklarını nereden anladın diyeceksin. 2011 yılında 'çılgın proje' diye sunulan hayalin 2019 yılının son günlerinde yenden ısıtılıp masaya konulmasından.

Sekiz yıl sonra hararetle tartışılmasından. Siyasetçilerin devreye girip milli mesele haline getirmesinden. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin karşı çıkanı şuursuz ve gayri milli ilan etmesinden.

(Küçük bir parantez açayım: Bahçeli 2011 yılında aynı proje için, 'Bu soygun düzenini çılgınca sürdürecek projedir' demişti. Bahçeli'nin ak dediğine birkaç yıl sonra kara. Kara dediğine bir süre sonra ak dediği artık insanları şaşırtmıyor.)

Beton lobisi tüm gücüyle devrede, çünkü inşaat sektörü kurtuluşu Kanal İstanbul'da görüyor. Çoğu battı batacak. Varlık Fonu'nun İstanbul Finans merkezinde yapımı süren bazı binaları ve arsaları satın almasının neden buydu. Para yatıran müteahhitleri kurtarma operasyonuydu.

Sektörün durumu iyi değil. Deniz bitti. Devasa makine parkuru boşa çıktı.

Devletin yeni bir kapı açması gerekiyor.

Kanal İstanbul onlar için devasa kapı.

Neden mi?

7 ila 10 yıl sürmesi planlanıyor. 75 milyar liraya mâl olacakmış. Siz ona 100 milyar deyin. Hatta daha da üstüne çıkabilirsiniz.

Hafriyat kısmıyla başlayalım. Hesap kitap yapmışlar hafriyat kazma, kanalı açma kısmı yıl sürecekmiş. 1 milyar 155 milyon 668 bin metre küp hafriyat çıkacak. Çıkan hafriyatla Marmara denizi doldurularak üç ada yapılacakmış. Boş duracak hâli yok herhalde. Üzerine birileri bir şeyler yapar herhalde!

Hafriyat bittikten sonra sıra betonlamaya geliyor. Demirini çeliğini saymıyorum, sadece harcanacak betonu hesap etmişler. taban alanı 25 metre genişlik, beş metre kalınlığında beton örtü 43 kilometre uzunluk. 66 milyon 660 bin metre küp beton gidecekmiş.

5 katlı 10 daireli bir apartmanın yapımı için 450 metre küp beton gerekliymiş. Bu işi bilenler kanala harcanacak betonla 148 bin yeni bina yapılır diyorlar.

Bu rakamlar, beton lobisinin iştahının kabartıyor.

Bir önce başlaması için lobi yapmalarının sebebi bu. İş sadece kanal açmakla bitmiyor, üzerine asma köprüler yapılacak, oteller, konutlar yapılacak. Onlarca yerleşim yer kurulacak. O yerleşim yerlerine AVM'ler yapılacak.

Yoksa gemiler geçecekmiş de... Ücret ödeyeceklermiş de... Türkiye para kazanacakmış da...


Hikâye.

(Bir parantez daha açayım: 15 kasım 1979 yılında Haydarpaşa açıklarında kuru yük gemisi ile çarpışarak infilak eden İndependenta adlı tankerin öyküsünü anlatmaları işin propaganda kısmı. Göz boyama yöntemi. Bir örnek vereyim. Hatırlayın 2010 Anayasa referandumundan önce de 12 Eylül'de idam edilenlerin öykülerini anlatarak göz yaşı dökmüşlerdi. O Anayasa değişikliği Türkiye'yi FETÖ'cülere teslim etti; 15 Temmuz'un kapısını araladı.)

Kanalla ilgili, 1595 sayfalık ÇED rapor yayımlandı. 371 sayfası finans kısmına ayrılmış. Kanalın en büyük geliri gemi geçişlerinden olmayacakmış.

Peki neden olacakmış

Gayri menkullerden olacakmış!

Beton lobisi "Hadi hadi vurun kazmayı" diye boşuna bağırmıyor.

Peki nasıl yapacaklar, parayı kim verecek. Hazine tam takır kuru bakır. Varlık vergisi bile koymaya kalkıyorlar (2020 yılı adıyla Değerli Konut Vergisi). Müteahhitlere verilecek beş kuruş para yok.

Zaten diğer büyük projelerde de doğrudan vermediler. İhaleyi alana kamu bankaları kredi verdi veya hazine garantisiyle kredi bulundu. Onlar otoyolları, havaalanları, köprüleri, tünelleri o krediyle yaptılar. Şimdi abartılı garantili geçişler sayesinde hazineden aldıkları dolarlarla bankalara borçlarını rahat rahat ödüyorlar.

Ama bu düzen bitti. Kamu bankalarının kredi verecek hâli kalmadı. Uluslararası kuruluşlar dönüp Türkiye'ye bakmıyor bile. İlgilenmiyorlar.

Nasıl yapacaklar?

Kanal İstanbul için Türkiye en az 25-30 yıl dolarla borçlanacak ya; kime, nasıl?

İlk kazmayı nasıl vuracaklar, merak ediyorum.

Tahminim şu; ilk kazmayı vursalar bile göstermelik olacak! 


MEHMET TEZKAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları