Domatesten üşümeye, kıyı şeridinden güvenliğe... Halk...

Son iki yılda doğalgaza toplam yüzde 62, elektriğe yüzde 71 zam yapılıyor, zamların sonucunda insanlar faturaları ödeyemez duruma düşüyor. O ürünlere o kadar zam yapılırken, emekli ve memura yüzde beş zam yapılıyor

Okunma Sayısı: 9643    |    Yazı Tarihi: 26.02.2020


- "Üç buçuk milyon kişinin elektriği kesiliyor.

- Yedi yüz on bin kişinin doğalgazı kesiliyor".

Bu bilgileri veren Enerji Bakanı. Neden kesiliyor?

Çünkü, o insanlar doğalgaz ve elektrik faturalarını ödeyemiyor.

Son iki yılda doğalgaza toplam yüzde 62, elektriğe yüzde 71 zam yapılıyor, zamların sonucunda insanlar faturaları ödeyemez duruma düşüyor. O ürünlere o kadar zam yapılırken, emekli ve memura yüzde beş zam yapılıyor. İnsanlar doğalgaz ve elektrik kullanımından vazgeçiyor. Türkçesi:

"Soğukta ve karanlıkta oturmak daha ucuz!.."

Böyle bir "sosyal devlet" olabilir mi? Bu zorunlu tasarruf(!) sonucunda, doğalgaz tüketimi yüzde 29.4 azalıyor.

Nasıl ödesin?

Asgari ücret net 2 bin 324 lira. Türk - İş’in Ocak ayında yayımladığı rapora göre, dört kişilik bir ailenin "açlık sınırı 2 bin 219 lira, yoksulluk sınırı 7 bin 229 lira". Ve bu ülkede sekiz milyon insan asgari ücretle geçinme savaşı veriyor. Açlık sınırında dolaşan insanların o faturaları ödemesi mümkün mü? 

"Olayın diğer boyutu Türkiye’nin nasıl yönetildiği gösteriyor. Avrupa ithal ettiği doğalgazın metreküpüne 110 - 120 dolar öderken, Türkiye 250 - 280 dolar ödüyor". (Ünal Demirtaş, TBMM Tutanak, 20 Şubat 2020, s. 24 - 25).

O zararları kim ödüyor

Tarımda kullanılan mazot, gübre, motorin fiyatlarına zam üstüne zam yapılınca, ne oluyor?

Çiftçi üretimden vazgeçiyor. Başta buğday, pamuk, ayçiçeği, mısır, arpa, pancar üretimleri yok denilecek ölçüde azalıyor. Onun için tarımsal ürün ithalatı hızla yükseliyor.

Üretimden vazgeçen çiftçi ne yapıyor?

Köyden kente göç artıyor, bu artışın en çok görüldüğü yerlerden biri şu anda Niğde.

Üretimden vazgeçmediği yerler ve ürünler var. Örneğin, Hatay’da domates üretimi devam ediyor. O domatesler genellikle Rusya’ya ihraç ediliyor.

Ama, bugünlerde domates yüklü TIR’ları Rusya sınırda bekletiyor, içeriye almıyor.

Neden? Rusya "domates kotası doldu, artık istemiyoruz" diyor! Neden öyle diyor? Diplomatik ilişkiler yine gergin, İdlib ve Suriye açmazında Ankara - Moskova hattı parazitli.

Rusya’ya domates kotası 150 bin ton, henüz dolmuş değil, ama adamlar "doldu" diyor ve satın almıyor.

Binlerce ton domatesin ne olacağı belli değilken, onu üreten köylünün, sınıra taşıyan nakliyecinin uğradığı zararı kim karşılıyor? Kim olacak, kendisi!

Madem kota, yani satın alabileceği miktar doluyor deniyor ya da Rusya her zaman olduğu gibi, siyasi ilişkiler gerildiğinde, aynı engeli çıkardığı halde, Ticaret Bakanlığı bunu üreticilere ve nakliyecilere neden bildirmiyor? Ve onca zarara uğramasına yol açıyor, neden?

"Böyle yönetiliyoruz da, ondan!"

Turizme katkı

Antalya Serik kıyı şeridi... Belek ve Kadriye’de...

Kuş uçuşuyla 22 kilometre uzunluğunda bir kıyı... Bölge insanlarının denize bedava girdikleri yer...

Şimdi oraya iki otel yapılmasına karar veriliyor.

Halkın denizden bedava yararlanabileceği kıyı şeridi, bu iki yerde toplam 540 metreye düşüyor. (Çetin Osman Budak, TBMM Tutanak, 20 Şubat 2020, s.11).

Orada yaşayan binlerce insan üst üste mi denize girecek ya da denize ücretsiz girmek hayal mi olacak?

Bir başka "turistik atak" Bodrum, Turgut Reis’te.

"Turgut Reis’e askeri sahil güvenlik limanı ve komuta merkezi yapılması öngörülüyor. 150 bin metrekarelik inşaat alanı, 750 metre uzunluğunda dalgakıran ile idari binalar. Bu inşaat için kıyı şeridi bir milyon metreküp hafriyatla doldurulacak". (Burak Erbay, TBMM Tutanak, 20 Şubat 2020, s.9).

Bodrum Turgut Reis yedi bin yatak kapasiteli turistik bir bölge. Bu askeri liman ve komuta merkezi ile birlikte, kıyı şeridine elveda! Dolayısıyla, orada denizden yararlanmaya elveda!

Oraya neden böyle bir merkez kuruluyor? Güvenlik gerekçesiyle. Kime karşı? Yunanlılara karşı...

Hiç mi bilmiyor oraya bu askeri merkezi kurmayı planlayanlar?

Yılın altı, yedi ayında Turgut Reis’ten Yunan Adalarına günde bir kaç kez şakır şakır vapur seferleri işliyor, hangi "güvenlik ne güvenliği", hem de vizeyi orada alarak!

Antalya kıyı şeridine otel, Turgut Reis’e askeri tesis... "Halkın denizden yararlanma hakkı?"

Halk mı? Ne halkı? Nerede halk?

Doğalgazdan domatese, elektrikten kıyı şeridine, açlık sınırından üşüme sınırına kadar "halk"!

"Halkı bu kadar düşünen" AKP, iktidarını sürdürmesin de ne olsun?


YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları