Kumpas ve tetikçi medya

Okunma Sayısı: 6764    |    Yazı Tarihi: 14.06.2020


Artık gerek siyaseten gerekse yargı kararlarıyla kumpas olduğu ortaya çıkan Ergenekon, Balyoz ve OdaTV davalarında izlenen bir kalıp vardı...

Bu kalıp, medyaya da yansıyan ve açık bilgi niteliği kazanan yargı kararlarına göre şöyleydi:

1) Önce tetikçi medyada bazı isimler belirtilerek, dudak uçuklatan “gizli örgüt kurmak, darbe hazırlamak, cami bombalamayı planlamak, askeri casusluk yapmak” gibi iddialar öne sürülürdü.

2) Sonra, aynı iddialara dayalı olarak tetikçi medyada adları yayımlanan insanların evleri, sabaha karşı basılır, dijital araç ve belgelere el konulur, kendileri de hapse atılırdı.

3) İddiaların “gizli tanık” ihbarlarına veya ifadelerine dayandırıldığı öne sürülür, dosyalar üzerinde gizlilik kararı alınır, avukatlara ve sanıklara bilgi verilmez ama tetikçi medyada her türlü iftira ve iddia yayımlanmaya devam ederdi.

4) Güvenlik güçlerindeki sorgulamalar aynı suçlamalar yöneltilerek yapılır, zaten hazırlanmış olan iddialar tutanak olarak düzenlenerek savcılığa yollanırdı.

5) Savcılar, poliste hazırlanan iddiaları “kopyala-yapıştır” yöntemiyle benimseyerek kişileri mahkemeye sevk ederdi.

6) Mahkemeler, savcılıktan gelen iddianameleri “kopyala-yapıştır” yöntemiyle aynen kabul eder, kişilerin tutuklu yargılanmalarına karar verirdi.

7) İddianameler çok geç hazırlanır, duruşmalarda sanıkların ve avukatlarının gerekli ve yeterli savunma yapmaları engellenir, sahte oldukları açıkça görülen ve ispatlanan deliller gerçek olarak kabul edilir ve insanlar mahkûm edilirdi.

***

Son günlerde, bir yandan Osman Kavala’nın tahliyesi çeşitli yeni suçlamalarla engellenirken, muhalif medya organlarında çalışan ve bir bölümü daha önce FETÖ/PDY/CEMAAT kumpasıyla yıllarca hapis yatmış olan gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve Müyesser Yıldız tutuklu yargılanmak üzere hapse atıldı; Yıldız’la birlikte gözaltına alınan İsmail Dükel denetimli olarak serbest bırakıldı.

Şimdi son olay olarak Yıldız ve Dükel’in gözaltına alınma sürecine ve eski kumpaslarla benzerliğine bakalım.

***

FETÖ kumpasıyla 2011 yılında tutuklanan, 16 ay hapis yatan ve yargılama sonunda beraat eden OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel, sabahleyin erkenden evleri basılarak ve bilgisayar, telefon gibi dijital araçlarına, imajları alınmadan el konularak gözaltına alındı.

Dosyalarında “gizlilik kararı” olduğu gerekçesiyle, avukatlarına ve kendilerine gözaltı gerekçesi hakkında bilgi verilmedi.

Ama tetikçi medyada haklarında “askeri casusluk” olduğu iddiasıyla ayrıntılı haberler yapıldı.

Fakat sonunda, Müyesser Yıldız, “askeri casusluk” iddiasıyla değil, “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri açıklama” iddiasıyla tutuklandı.

TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ise serbest bırakıldı.

(İki gazeteciye bilgi sızdırdığı iddia edilen astsubay Erdal B. tutuklandı. Dükel polislerin gözaltına alma ve sorgulama sırasında kendisine kaba davranmadığını belirtti. Ama sürecin kendisinin bir nevi manevi işkence olduğuna dikkat edelim.)

***

Gözaltı süreci devam ederken, dosya üzerinde gizlilik kararı olduğu için gazetecilerin avukatları bile gözaltı kararına ulaşamadı:

Ama tetikçi medyada, iki ismin “askeri casusluk” iddiasıyla gözaltına alındığı biçiminde ayrıntılı haberler yapıldı.

Habererle, “Yıldız’ın aldığı bilgileri not ettiği ama haber yapmadığı, casusluk faaliyeti için kullandığı/kullanacağı” algısı yaratılmaya çalışıldı.

***

Sonunda, Alican Uludağ’ın Cumhuriyet’te yer alan haberine göre, Yıldız, savcılığın sevkinde, iki yazısı nedeniyle “devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri açıklamak” ile suçlandı.

Tetikçi medyada yayımlanan bilgilerde “Yıldız’ın astsubaydan TSK’nin Libya ve Suriye’ye ilişkin gizli planları içeren belgeleri aldığı” öne sürülürken, sevk yazısındaki iddiada bunu doğrulayacak bir bilgi yer almadı.

***

Savcılıktaki sorgusunda, sanık Astsubayın bütün iddialarını reddeden Müyesser Yıldız’ın gizli belgeleri açıklama suçundan tutuklanmasına gerekçe olarak “kuvvetli suç şüphesi, delilleri karartma ihtimali ve kaçma şüphesi” gösterildi.

Dükel ise yurtdışına çıkış yasağı konularak adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

Müyesser Yıldız Sincan Cezaevi’ne yollandı.

***

“Birinci Silivri Trajedisi” uygulamaları ile “İkinci Silivri Trajedisi” uygulamaları arasında FETÖ/PDY/Cemaat “Kumpasları” kalıbına ilişkin benzerlikleri sevgili okurlarımın dikkatlerine sunuyorum!

***

YAŞASIN BAĞIMSIZ ADALET...

YAŞASIN DEMOKRATİK LAİK VE SOSYAL HUKUK DEVLETİ...

YAŞASIN DEMOKRATİK CUMHURİYET!


EMRE KONGAR İsimli Yazarın Diğer Yazıları