Adamına göre hukuk uyduranlar, hukuka uygun adam bulamaz.
Siyaset olağan seyrinde ilerleseydi seçim pusulasının ilk dört adayı şöyle olacaktı: Erdoğan, İmamoğlu, Demirtaş, Özdağ. Son üçü, Erdoğan’ın deyimiyle cumhurbaşkanlığı yolunda “telef” edildi.
Ümit Özdağ, Antalya’da yaptığı konuşmanın hemen ardından, 20 Ocak’ta gözaltına alındı. Konuşmasında iktidarın politikalarının Haçlı seferinden daha çok zarar verdiğini söylüyordu. Antalya değil, Ankara da değil. Hem Demirtaş’ı hem İmamoğlu’nu “safdışı” eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açıp jet hızıyla İstanbul’a getirdi. İlk soruşturma yetmeyince aynı gün, bu kez “halkı kin ve tahrik”ten soruşturma açıp ertesi gün tutukladı.
İddianamesi 77 gün sonra hazırlandı. Mahkeme, 9 sayfalık iddianameyi 6 günde inceledi. 57 gün sonraya duruşma günü verildi. Özdağ, ancak 11 Haziran’da yargılanmaya başlayacak.
TWEET’TEN TUTUKLAMAYA
İddianame, Özdağ’ın, 2020-2025 aralığında, sığınmacılar ile ilgili 28 Twitter paylaşımını içeriyor. Bunlardan ilk 23 tanesi Özdağ’ın milletvekilliği sırasında atılmış. Son 25 tanesi ise genel başkanlığı sırasında. Haliyle aslında bir milletvekilinin ve genel başkanın siyaseti yargılanıyor.
İlki şu: “Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş tepki gösterdi: Suriyeliler ekime uygun toprak arazi almaya başladı.” Özdağ, CHP’li belediye başkanının açıklamasını paylaşmış.
Sonuncusu şu: “Asgari ücretlilere zam enflasyonun çok altında kalırken, 6 Şubat depreminde evlerini kaybeden yurttaşlarımız konteynerlerde yaşamaya çalışırken, ulaştırma bakanı ‘AFAD Suriye’de altyapı yatırımları yapacak’ diyor, Ali Yerlikaya ise ‘Suriyelilere ev yapacağız’ diyor. Türk halkı ezilmeye ve sömürülmeye devam edecek.” Özdağ, bütçenin Türk vatandaşları için değil, Suriyeliler için kullanımını eleştirmiş.
Bunlara Özdağ’a yakın AmbargoTV’nin iki paylaşımı, Özdağ’ın üç konuşma videosu, bir Instagram paylaşımı ve Özdağ’ın bir başkasının paylaşımını desteklemesi eklenmiş.
‘AÇIK TEHLİKE’ KAYSERİ’YMİŞ
Peki halk nasıl tahrik olmuş?
Savcılığa göre, geçen yıl, 30 Haziran-3 Temmuz aralığındaki Kayseri olayları, Özdağ’ın sosyal medya paylaşımlarının sonucu.
5 yıl önceki paylaşımlar neden bağlanmış derseniz...
Cevabı basit. Çünkü kanun, şu şartı öngörüyor: “Kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması.”
“Ortaya çıkmış bir tehlike” gösterme zorunluluğu nedeniyle Özdağ’ın paylaşımlarıyla Kayseri olayları birbirine bağlanmış.
Peki gerçekten öyle mi?
Özdağ hakkında soruşturma açılması ile Kayseri olaylarının bitişi arasında tam 201 gün var. Yani savcılık, “yakın ve açık tehlike” suçlamasının doğasına pek uygun davranmamış.
Öte yandan...
Kayseri’deki olaylar, 30 Haziran gecesi, Kayseri’de bir çocuk tacizi şüphelisine yönelik tepkilerin bir anda büyümesiyle yaşandı. Haliyle Özdağ’ın 4 yıllık mesajlarının sonucu demek de akla yatkın görünmüyor.
Öte yandan...
Kayseri’de 989 kişiye soruşturma açılmış, 23’ü tutuklanmış, 712 kişi doğrudan, 254 kişi adli kontrol ile serbest bırakılmış. Bu kişiler arasında Zafer Partili yok.
Savcı iddianameye koymamış. Özdağ’ın Kayseri için sükûnet çağrısı yapan açıklaması var. Örneğin Sözcü’den İpek Özbey’e şunları söylemiş: “‘Vuralım, yakalım’ diyenlere şüpheyle bakın. Ya ajandır ya salak. İkisine de itibar etmeyin.” Ayrıca Özdağ, iki genel başkan yardımcısını, iki danışmanını, olayları sakinleştirmek için Kayseri’ye göndermiş.
SAKLANAN POLİS RAPORU
İddianamede Özdağ’ın 2024 yılına ait sadece iki mesajı var. İkisi de olaylardan aylar sonra atılmış. Yani Kayseri ile ilgisi yok.
Zorlayarak bağdaştırılan tek mesaj ise Özdağ’ın değil, başkasının. Özdağ’ın yeniden paylaşırken tek katkısı şu: “Burası Kayseri. Sakarya Muharebesi’nin ilk günlerinde TBMM’nin taşınılmasının düşünüldüğü Türk şehri. Anadolu’nun ortası. 4 dakikanızı ayırın ve izleyin lütfen.”
Özdağ, bu mesajı, Kayseri olayından tam olarak iki ay üç gün önce paylaşmış. Yani orada da “yakın tehlike” yok.
Dahası...
Paylaşımın sahibi hakkında takipsizlik kararı verilmiş. Ama Özdağ bu nedenle tutuklanmış.
Bu kadar değil.
İddianameye alınmayan, hatta saklanan bir Emniyet raporu var. Kayseri’deki olaylar başladıktan hemen sonra, 2 Temmuz’da, Kayseri Emniyeti tarafından, 12 imza ile hazırlanmış. O raporda da olayın bir çocuk istismarı şüphelisine linç girişimiyle başladığı anlatılıyor. Özdağ’a ya da partisine suçlamada bulunulmuyor.
ÖZDAĞ’I İÇERİDE TUTMA KARARI
Nedense İstanbul’daki savcılık bu rapora itimat etmemiş. Özdağ’ı tutukladığı gün Kayseri Emniyeti’nden yeni bir rapor istemiş. Birkaç saat sonra, 9 sayfalık, imzasız bir rapor gelmiş: “Zafer Partili ve müzahir şahıslar tarafından sosyal platformlarında yapmış olduğu paylaşımlardan da etkilenmiş olduğu değerlendirilmektedir.”
Emniyet’in delili ise sadece beş kişinin Twitter mesajları. Bu mesajları atanların da partide ya aktif üyeliği yok ya mesajları eski. Dahası mesajların sahipleri hakkında herhangi bir soruşturma da yok. Nitekim iddianameye de alınmamış.
Sonuç olarak iktidarın başlattığı çözüm sürecine açıkça karşı çıkan Özdağ’ın içeride tutulması kararı, belli ki soruşturmadan önce alınmış. Ardından hukuk görünümlü bir gerekçe yaratılmış. Ceza alsa dahi yatarı olmayacak suçlamayla, “süreç” en az 140 gün Özdağ’dan uzak tutulmuş. Elbette iddianamenin sonunda siyaset yasağı da talep edilerek belki de önümüzdeki dönem “pusuladan telef olması” da hedeflenmiş.
Standartlar öyle bir halde ki...
Özdağ’ın 2020’deki tweet’ini 2024’teki Kayseri olayına bağlayan savcılık, Erdoğan’ın “telef olacak CHP’li” konuşması ile Özgür Özel’in saldırıya uğraması arasında bağlantı arıyor mu diye sorsam, eminim güleceksiniz.
Adaleti süreçlere ayarlayanlar, sonunda adil bir süreci mumla arar.