Barış mı, kan davası mı?

Okunma Sayısı: 10522    |    Yazı Tarihi: 28.11.2018

7 Haziran seçim süreci ile birlikte AKP ve PKK sivil siyaset alanının giderek daralmasına neden olabilecek bir ‘savaş’ ortamı ile şiddete dayalı bir siyasetin varlığını topluma dayatıyor, kabul ettirmeye çalışıyor. AKP ve PKK’nin bu yöntemi benimsemiş olmaları doğal olarak HDP’nin sivil siyaset yapma olanağını boşa çıkarmış, varlık nedenini tıkama noktasına getirmiştir.

Parlamentonun zaten işlevsiz bir hale geldiği/getirildiği mevcut ortamda PKK’nin, bölgede sivil siyaset kurumlarında görev alan kişilere yönelik suikast eylemlerini yoğunlaştırması sivil siyasette ısrarcı olan kesimlerin de önünü ciddi anlamda tıkamaya başladı. 

Sorunların çözümü için sivil siyaset yolunu sonuna kadar denemeye çalışan kesimlere de bir mesaj niteliğinde algılanması gereken suikastlar, Kürtlerin sorunlarının çözümüne katkı sunmadığı gibi, giderek içinden çıkılmaz bir duruma dönüşmesine neden olmaktadır.

Bireylerin hedef alınması insani, vicdani toplumsal bakış açımızın varlığını kabul etmediği, ‘Kan dava’ larının yeniden gündemleşmesine zemin oluşturmaya başlaması son derece sıkıntılı bir durumdur. Kişisel kan davalarının sona ermesi için verilen çabalar bölgede ciddi anlamda karşılık bulmuşken, şimdi toplumsal kan davalarına zemin hazırlamak son derece tehlikeli ve içinden çıkılmaz bir stratejik hatadır.

PKK’nin sivil siyaset kurumlarında görev alan kişilere yönelik ‘ortadan kaldırma’ eylemleri son derece tehlikeli bir durum olmakla birlikte, kabul edilemez, tartışmaya açık, mutlaka karşı çıkılması gereken bir sonuç olarak karşımızda duruyor.

‘Bize başka yol bırakmadılar’ gibi bir anlayış, ‘ortadan kaldırma’ eylemlerini meşru bir zemine oturtmaz. Meşru zemin, bütün eksikliğine, tıkanmışlığına rağmen sivil siyasettir, demokratik parlamenter zemindir.  

‘Barış’ gibi anlamlı bir sonucun mutlak egemenliğinin hâkim kılınması gereken bir zeminden kayıp ‘kan davası’ gibi anlamsız bir davanın zemininde patinaj yapmak, anlamsız bir savaşın devamından başka da bir işe yaramayacaktır.

Soru;

Barış mı, kan davası mı?

Toplumsal gerçekliğin karşılığı elbette ki Barıştır.

Kan davasının toplumsal bir karşılığı yoktur, dayatmadır. 


NACİ SAPAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları