‘Ağzını açanı al!’ dönemi

Okunma Sayısı: 6366    |    Yazı Tarihi: 02.07.2021


Gece-gündüz kulağımda bu emir yankılanıyor: “Ağzını açanı al! Ağzını açanı al!” Bir amirin emrindeki polis memurlarına direktifi bu. Tişörtlerinde TEM yazıyor. Terörle Mücadele. Yer Cihangir. Terörist diye mücadele ettikleri, “Onur Yürüyüşü” yapmak isteyen LGBTİ+’lara destek olan insan hakları aktivistleri. Yani çok büyük teröristler! Allah muhafaza, bomba atarlar, yangın çıkarırlar, silah sıkarlar, molotofkokteyli filan, kıyamet kopar. Üstelik renkli görüntüler çıkar diye izleyen kalabalık bir gazeteci grubu var, haber güzel. Taksim, Mis Sokak öyle bir abluka altında ki birazdan helikopterle indirme yapılacak sanırsın! Polis, cansiparane saldırıyor. Alman bir tiyatro oyuncusu, arkasında kalkanlı, miğferli yüzlerce polis, önde fareli köyün kavalcısı gibi bu, düdük çalarak ve özellikle de kalçalarını kıvırarak yürüyor! Kadın Türk olsa, saçından sürükleyecekler de; Alman, dokunmuyorlar. Sokuluyorlar, o da uzakta durun diye bağırıyor. O fotoğrafı dünyada paylaşanlar arasında ünlü şarkıcı Madonna da vardı: “Niye bu kadar çok popo?” sorgulamasıyla. Mizansen tam olsun diye abla, sen anlamazsın! Terörist kışkışlıyoruz.


Sonra Cihangir sokaklarına daldılar, kaçan eylemcileri kovalamak için, ses bombası patlatmışlar, çocuklar korkuyor niye bomba patlatıyorsunuz diyen bir babayı da eve girip aldılar. O da ağzını açmasaydı ama değil mi? 


Yetmedi, asıl gözdağı vermek istedikleri biri daha vardı: AFP muhabiri Bülent Kılıç! Onun suçu büyük. Çok iyi fotoğrafçı. Sahada çalışmayı iyi biliyor. En son çektiği fotoğraf ödüllüktü. Yere yatırılmış bir protestocunun üzerinde dört polis, biri adamın boğazına çökmüş, NEFES ALMASINI ÖNLÜYOR! Bu fotoğraf, ABD’de öldürülen birini hatırlattığı için, Bülent’e çok kızgınlar herhalde ki, sen misin fotoğraf çeken; saldırıp, elindeki fotoğraf makinesini yere çalıp, Bülent’i de yere yatırıp, aynı o çektiği fotoğraftaki pozu ona yaşatıyorlar! “NEFES ALAMIYORUM!” diye bağırıyor Bülent. Neyse ki tenhada değiller, neyse ki başta kadınlar, bağırıp çağıran ve engel olanlar var da Bülent’i öldüremiyor, polis arabasına atıp Beyoğlu Emniyet’e götürüyor, orada yanlışlık oldu kardeşim, gazeteci olduğunu anlamadık diye sırtını pışpışlıyorlar. Bülent tam teşekküllü muhabir olarak en az üç makineyle dolaşır oysa, hepsi de onu tanır. Yanlışlık eylemde. 


Meslek örgütleri ayaktaydı. Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti, sendika, bildiriler yayımlamakla kalmadı; Ankara, İstanbul ve İzmir’de kamera ve mikrofonlarını yere bırakarak eylem yaptı gazeteciler. 


İktidar ne yapmak istiyor?

“Ağzını açanı al” dönemi yeni değil, epeydir Türkiye polis devletine doğru evriliyor. Mahkemelerde de hak aramak neredeyse imkânsızlaştı. İktidar, yanlış yönetimleri sonucu refahı halka yaymak yerine küçük bir grupla paylaşarak irtifa kaybetmesinin yanı sıra, gerek ekonomideki daralma gerek iç ve dış politikada duvara toslama yüzünden ilk seçimde iktidarı kaybetme korkusuyla sertleşiyor. Medyayı kontrol altına aldı ama sosyal medyayı kontrol edemiyor. Yazılı basının yüzde 90’ını ele geçirmesi, tirajların düşmesinden ve halkın gazete okumaktan vazgeçmesinden başka bir işe yaramadı. Sosyal medyanın dedikodu kazanına dönüşmesine mafya lideri Sedat Peker’in videoları da eklenince halkın gözündeki perde kalktı! O zaman ağzını açanı al? Nefes almasınlar. Hatta emekliler maaşlarımız artsın bile demesinler.


İki çocuğu bile koruyamıyoruz!

Hatta Elmalı’da öz annesi ve üvey babasının cinsel istismarına uğrayan iki küçük çocuk, çizdikleri resimlerle bunu dile getirip, adli tıp raporlarıyla kanıtlanmasına rağmen o istismarı yapanlar serbest kalsın! Çocukların ifadeleri kanıt sayılmasın. “Ya yıkılsın bu dünya” diye feryat etmek geliyor içimden. Ama ağzını açanı alıyorlar değil mi? Hak, hukuk, adalet hiç telaffuz edilmesin.


Sakın konuşma, sakın yazma, sakın fotoğraf çekme, kim bilir ne gelir başına!  


YAZGÜLÜ ALDOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları