Kılıçdaroğlu’nun ‘göç mutabakatı’na tepkisi

Okunma Sayısı: 3524    |    Yazı Tarihi: 06.08.2021


ABD Dışişleri Bakanlığı, 2 Ağustos günü yaptığı açıklamayla, risk altındaki Afganların tahliyesi çalışmalarının kapsamını genişlettiğini duyurdu. ABD bunun için “Mülteci Kabul Programı” kapsamında “Öncelik 2” kategorisi başlattı. ABD’yle çeşitli yollarla işbirliği yapmış binlerce Afgan ve birinci dereceden aile üyeleri bu kategoriye alındı.

Yaklaşık 20 bin Afganın, Özel Göçmen Vizesi kapsamına girme aşamasında olduğu, bu yeni kategori ile birlikte toplam 50 bin Afganın ABD’ye alınacağı hesaplanıyor.

Gelelim bizi ilgilendiren kısmına...

ABD, AFGAN GÖÇMENLERE TÜRKİYE’Yİ İŞARET ETTİ

ABD Dışişleri yetkilileri, bu yeni programla ilgili brifingde, göç eden Afganlara Türkiye’yi işaret etti. Dışişleri yetkilisi aynen şöyle dedi: “Açıkçası, insanlar kuzeye giderlerse veya İran üzerinden Türkiye’ye giderlerse -Türkiye’ye bazı varışlar zaten gördük- bu insanlar hem ülkeye girme hem de hükümete veya BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne kaydolma fırsatına sahipler.” (www.state.gov, 2.8.21)

Peki, ABD ile Türkiye arasında bu konuda varılan bir mutabakat var mıydı? Biden ile Erdoğan’ın 14 Haziran’daki görüşmesinde bu konuda da bir mutabakat oluşmuş muydu? Hem Biden hem Erdoğan, “Kâbil Havalimanı’nın güvenliğini Türkiye’nin üstlenmesi” konusunda bir genel mutabakata vardıklarını açıklamışlardı ama bununla bağlantılı olarak bir “göç mutabakatı” da yapmışlar mıydı? 

2 Ağustos ve 3 Ağustos gün boyu Dışişleri Bakanlığı’ndan ABD’nin açıklamasına bir “yanıt” gelmemesi, haliyle kuşkuları artırdı. Gerçi varsa bile bir mutabakat, Dışişleri’nin bilgisi dahilinde olmaması da mümkündü. Çünkü Erdoğan, 2003 yılında başlattığı “Dışişleri yetkilisi olmadan görüşme” geleneğini çeşitli yollarla sürdürüyordu!

KILIÇDAROĞLU: BİDEN-ERDOĞAN ANLAŞMASINI TANIMIYORUZ

ABD’nin açıklaması ve AKP hükümeti ile Dışişleri’nin yanıtsızlığı sonrasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ağustos günü bitmek üzere iken saat 23.09’da sosyal medyadan bu konuda sert bir açıklama yaptı: 

“ABD Afganistan’da kendisine hizmet etmiş, Taliban’ın düşman olarak gördüğü 19 bin Afganı ve aile üyelerini (toplamda 53 bin kişi) ülkesine almaya karar verdi. 1 milyona yakın destekçisine de hedef ülke olarak İran üzerinden Türkiye’yi gösterdi. Bunlar Taliban’dan kaçan gençler. Öncelikle şu aşikârdır ki; Erdoğan son yaptığı görüşmede ülkemize bu Afgan sığınmacıları kabul etmiştir. Toplantıya devlet mekanizmalarının dışından, Kavakçı ailesinden getirilen genç tercümanın sebebi de belli olmuştur. Erdoğan bunun duyulmasını engellemek için bunu yapmıştır.”

Kılıçdaroğlu, bu sözlerinin ardından asıl önemli çıkışını yaptı: “ABD’ye sesleniyorum: Erdoğan ile yaptığınız bu anlaşmaları, geleceğin iktidar üyesi ve ülkeyi yönetecek ittifak olarak asla kabul etmiyoruz. Kendisine ne dediyseniz, neler söylediyseniz, bunlar Erdoğan’ı bağlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni bağlamaz.”

DIŞİŞLERİ’NDEN ZORUNLU AÇIKLAMA

ABD’nin 2 Ağustos’ta yaptığı açıklamaya o gün ve 3 Ağustos günü boyunca sessiz kalan Dışişleri Bakanlığı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu önemli çıkışı üzerine, 35 dakika sonra, 23.44’te bir açıklama yapmak zorunda kaldı. 

Dışişleri, ABD’nin 2 Ağustos duyurusunda Afgan göçmen kabul programına başvuru için Türkiye’yi de işaret ettiğini, bunun göç krizine neden olacağını ve ABD’nin Türkiye’ye danışmadan aldığı bu sorumsuz kararın kabul edilemeyeceğini belirtti. Dışişleri ayrıca ABD’nin bu göçmenleri doğrudan uçaklarla nakledebileceğini söyledi. 

Özetle Kılıçdaroğlu’nun gece yarısı çıkışı en azından Dışişleri’ni bu konuda bir açıklama yapmaya itti ve böylece ABD’nin Türkiye’ye “göçmen kayıt sorumluluğu” vermesine itiraz geldi. 

GÖÇ MUTABAKATININ VARLIĞI SORGULANMALI

Tabii Dışişleri’nin bu açıklaması, ABD ile Türkiye arasında, daha doğrusu Biden ile Erdoğan arasında bir “göç mutabakatı” olup olmadığını netleştirmiyor. 

Erdoğan’ın ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekildiği şartlarda, Batı’dan siyasi ve ekonomik destek alabilmek adına “Kâbil Havalimanı’nın güvenliğini üstlenme” görevine talip olması, “Afgan göçü” sorununu zaten tetiklemişti. 14 Haziran’dan bu yana ülkemize Afgan göçünün arttığı ortada. 

CHP’nin ve diğer muhalefet partilerinin “göç mutabakatı” meselesini sorgulayan bir politik hat oluşturmaları, Türkiye’nin önündeki bu büyük sorun bakımından hayatidir. 


MEHMET ALİ GÜLLER İsimli Yazarın Diğer Yazıları