Türkiye’de iktidar olmak mı, CHP’de iktidarda kalmak mı?

Okunma Sayısı: 3343    |    Yazı Tarihi: 13.10.2022


Cumhuriyetin yüzüncü yılında kader seçimine gidiyoruz...

CHP ve Türk solu zor bir kararın eşiğinde...

Ya iktidar olmanın gerekleri yapılacak ya da bu karanlık süreç son seçimle kalıcı hale gelecek...

*

Öncelikle şu zor sorunun yanıtını bulmak zorundayız...

Cumhuriyeti kuran parti nasıl olur da -kısa dönem koalisyon ortaklığı dışında- 72 yıldır iktidar olamadı...

Ve bir başka soru;

Türkiye’de entelektüel birikim olarak en üst grupta yer alan solcular, sosyal demokratlar, aydınlar, yurtseverler, Erdoğan gibi bir siyasetçiyi 20 yıldır sandıkta neden yenemedi? 

Özeleştiri yapmalı ve bir yol haritası belirlenmeli.

*

Her seçim sonrası aynı gündem...

Sandıklarda hile yaptılar... 

Doğru mu? Evet doğru...

Peki muhalefet bu hilelere neden engel olamadı? 

Son yerel seçimlerde, İstanbul, Ankara, Adana, Mersin gibi illerde sandığa yatan örgüt ve yurtseverler, seçimin nasıl çaldırılmayacağını gösterdiler.

Yani... Yerel seçimlerde muhalif seçmen, üzerinde yattıkları sandıklara demokrasi mührünü vurmuştu. Önümüzdeki ilk seçimde Türkiye çapında her sandık için tüm muhalefet bileşenlerinin bu mührü şimdiden hazırlaması şart...

Oy çaldırmamak için her türlü senaryoya hazırlık bugünden yapılmalı...

*

Bu seçim nasıl kazanılacak?

Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemenin ne kadar anlamsız olduğu ortada...

Seçimi kazanmak için yeni yollar bulmalı... 

Sadece kendi mahallesine söz söyleyen bir siyasetin büyüme olasılığı yoktur.

CHP başta olmak üzere sol partiler kendi seçmen tabanlarına yaslanarak tek başına iktidar olamıyor... 

Bu sorun apaçık ortada iken aynı söylemlerle gidilecek bir seçimde farklı bir sonuç beklemek “en azından” bilimsel değil...

Bugüne kadar sola oy vermeyen kitlelere sadece sol siyaset dili ile ulaşmak da mümkün değil...

Peki ne yapmalı?

CHP kendisine hiç oy vermemiş seçmen kesimlerine ulaşmalı... Doğu ve Güneydoğu’da bu çabalar etkisini gösteriyor. CHP’nin kendi mahallesinde yapacağı bir seçim çalışmasına ihtiyacı yok. 

Siyasi önderler, iletişim dilini, kendilerine oy vermeyenlerin iletişim diline çevirmeli...

Hayata aynı yerden bakmasa da bu seçmen kesimini anladığını, onlara rağmen ya da onlara karşı değil de o insanları da peşinden sürükleyecek, karşılık yaratacak söylemler ve vaatlerde bulunmalı...

İletişim dilini yalnızca CHP’nin ya da solun cümleleri ile kurmak mümkün değil...

Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü -türban- açıklaması bu paradigmanın turnusol kâğıdı oluverdi...

Kılıçdaroğlu türbanın tüm kurumlara girmesini isteyecek bir lider, siyasetçi olamaz... Ancak CHP genel başkanlığından ülke yönetimine uzanan yolda, sadece partililerin hoş göreceği, onların anlayıp alkışlayacağı söylemlerle iktidar olunamıyor.

Hatırlayın, Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığının ilk gününde makamında Kuran okutması bile büyük tepki çekmişti. 

Neden? 

Kolay olan eleştirmektir... Zor olan iktidara gelmek ve toplumu inandırıcı bir liderlik ve kadro ile dönüştürmek, ileriye taşımaktır. 

*

Kazanmak için yüzde 50+1 oy oranı, ittifak yapmayı zorunlu kılıyor...

Türkiye’de iktidar olmak mı, CHP’de iktidarda kalmak mı? Bu sorunun yanıtı tarihsel önem taşıyor...

Siyasette başarı, seçim kazanmaktır...

İktidar olduğunuzda inandığınız ilkeleri devlet yönetimine taşımaktır...

İktidara gelenler, ekonomiden dış politikaya, eğitimden sağlığa kadar iyi bir yönetim ortaya koyabilirse, toplum zaten o iktidar kültürünün, çizgisinin, ideolojisinin devamını talep edecektir...

*

Bir de şöyle bir ezber var... “CHP ilkelerini savunsun gerekirse hiç iktidar olmasın...” 

Neden? 

CHP neden iktidar olmasın? 

Neden yüzde 25’lik seçmen blokuna hapsolsun? O yüzde 25, Atatürk Türkiyesi’nin harcıdır. Onlar olmasa karşıdevrim, memleketi birkaç günde Afganistan’a dönüştürebilir. Neden o yüzde 25’lik akıl, erdem, Aydınlanma kültürü iktidara gelmesin?

*

Başta yüzde 25’lik, Atatürkçü seçmen tabanı olmak üzere, korku krallığından, tek adam rejiminden rahatsızlık duyan herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir.

Neden iktidar olamıyoruz? 

Sürekli muhalefette kalıp karşıdevrimin, Atatürk Türkiyesi’ni adım adım yok etmesini daha ne kadar izleyeceğiz...

Yıllardır asla ödün verdirmeyeceğimiz her alanda AKP, Meclis çoğunluğuna dayanarak ilerlemedi mi? 

“Cumhuriyetin kırmızı çizgisidir” dediğimiz maddelerden geriye ne kaldı? 

Hâlâ ne kadar daha, “yapılamaz, edilemez” gibi cümleler kuracağız? 

*

Devletin yönetimine hâkim olmadığınız sürece karşıdevrim, CHP’ye ve diğer muhalif partilere rağmen artacak, derinleşecektir. 

Cumhuriyetin hâkimleri, Cumhuriyetin savcıları, öğretmenleri, kaymakamları, valileri, memurları... AKP tüm kadroları tasfiye edip Cumhuriyetin yerine tek adam sistemini oturtmadı mı?

Sadece şikâyet ederek, eleştirerek Cumhuriyet değerlerini koruyamadığımız ortada...

*

Çözüm; 

Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkan herkes daha önce hiç uğramadığı yerlere gitmeli, çalmadığı kapıları çalmalıdır... 

Kemal Kılıçdaroğlu gibi sözlerini onların duyacağı, kulak kabartacağı iletişim sözcüklerine çevirmelidir. 

Kılıçdaroğlu hayatında CHP’ye oy vermemiş seçmenlere ulaşmaya çalışıyor. En büyük eleştiriyi kendi mahallesinden alıyor. 

Kılıçdaroğlu’nun sözlerine atıf yaparak “Laiklik elden gitti” diyenlere soruyorum; her mahallede sübyan mektepleri açıldı, tarikatlar devletin her alanına sızdı, eğitim gericileşti, karşıdevrim adliyeye, askeriyeye, her alana sızdı ve hâkim oldu. 

Siz hangi dünyada yaşıyorsunuz? 

Seçimi kazanmak oy vermeyenleri ikna etmekten geçiyor... Başka bir yol bilen var ise anlatsın...


TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU İsimli Yazarın Diğer Yazıları