Kılıçdaroğlu: çakallar önünde diz çökmektense ayakta ölürüm

Okunma Sayısı: 2260    |    Yazı Tarihi: 19.01.2023


Kemal Kılıçdaroğlu, “Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim deyince CHP Meclis Grubu ve izleyiciler alkışlarla ayağa fırladı. Zaten hemen öncesindeki “Be şerefsizler, be müptezeller, be çakallar, siz mi korkutacaksınız beni?” cümlesi iki defa alkışlarla kesilmişti. Çakallar önünde derken kast ettiği yarı-askeri (paramiliter) özel güvenlik şirketi SADAT idi. (*) Ancak bu cümlenin hemen sonrasında “Vasiyetimdir” diye ayrı bir cümleye başlayınca herkes bir durdu: CHP lideri vasiyetinden, yani öldürülme ihtimalinden mi söz ediyordu? Vasiyeti, bu yapıların ardında gördüğü, Beşli Çete dediği Erdoğan’a yakın müteahhitler gibi yapıların AK Parti iktdarında “halktan çaldığı 418 milyar doların” onlardan tahsil edilip halkın yararına kullanılmasıydı.

Grup toplantısının hemen çıkışında “Vasiyet demeniz biraz sert olmadı mı?” diye sordum. Bir an durup yüzüme baktı, “Olmadı” deyip devam etti.

Konuşmasında, SADAT’ın TV100’de Uğur Dündar’la söyleştiği zamana denk getirip, ellerinde silah tutan insanlar siluetiyle reklam yayınlatmasına konuşmasında şöyle bahsetmişti:

•“Akıllarınca son uyarılarını yapıyorlar. Uzun süredir bu tehditler var. Bu paramiliter artıklar, daha büyük bir resmin sadece bir parçası.”

Kılıçdaroğlu 13 Mayıs 2022’de SADAT’ın kapısına dayanmış ve şirketin “terörist yetiştirdiğini” ve “2023 seçimlerine tehdit oluşturduğunu” söylemişti.


Seçime çeyrek kala

İşin ilginç yanı Kılıçdaroğlu’nun bir gün önce, 16 Ocak’ta TV100’ün sahibi Necat Gülseven’le CHP Genel -Merkezinde 1 saat 15 dakika görüşmesi. Bu görüşme sonrası Kılıçdaroğlu olayın bir “yayın kazası” olduğunu ve ilanın yayınlanması nedeniyle işten çıkarılan kişilerin işe alınmasını rica ettiğini söylemişti. Ama bu durum, TV100’ü olayın -kaza sözüyle şimdilik- dışında tutsa da olayın SADAT’ın sahne önünde bulunduğu bir tuzak olduğu görüşünün pekiştiğini gösteriyor.

Gülseven de ilginç bir kişi. Suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan özel ricasıyla Kovit salgını sırasında tahliyesi ardından birlikte özel bir yemekte buluşmalarının fotoğrafı ortaya çıkmıştı. Çakıcı’nın ise tahliye edildikten sonra Kılıçdaroğlu’nu “kazığa oturturum” gibi ifadelerle tehdit etmiş ama bunda yargı tehdit ya da hakaret unsuru görmemişti.

Şimdi üstelik erken seçimin arifesindeyken şaibeli kişi ve yapılar üzerinden duyduğu endişeyi dile getirmesi ciddiye alınmalı.


Siyasi saldırılar ve seçim güvenliği

Çünkü Kılıçdaroğlu Türkiye’nin en çok fiziki saldırıya uğrayan siyasi lideri. 2016’da Artvin’de PKK’nın suikast girişimine uğradı. 2019’da Ankara’nın Çubuk ilçesinde linç girişiminden zor kurtuldu. (**) 2021’de İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Rize’de saldırıya uğramasıyla Erdoğan’ın alay etmesi ardından siyasi cinayetler tehlikesini kamuoyu önünde iktidarın dikkatine getirmişti. Siyasi cinayet deyince, Ülkü Ocakları önceki başkanı Sinan Ateş’in katilinin, eli serbest bırakılınca İstiklal bombacısını saatler içinde bulan polisince hala bulunamadığını hatırlatalım. Ve cinayetin sessizliğe boğulmak istediğinin de.

Seçim güvenliğine gelince… Sadece doğu ve güneydoğuda değil, büyük şehirlerde de AK Parti-MHP ortaklığının iktidarı kaybetmemek için sandık güvenliği alanında da her şeyi yapacağı konusunda güçlü bir endişe var muhalefette.

Zaten Altılı Masa’nın en çok önem verdiği konulardan biri sandık güvenliği. HDP’nin hapisteki önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş da Altılı Masa ve HDP öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakının sandık güvenliği için ortak çalışma yapmasını önerdi. Bu işin önünde CHP’nin olmasını da…


HDP’den MHP’ye anında yanıt

Türkiye’de 2002’den bu yana her erken seçim ve halkoylamasında olduğu gibi 2023 seçimlerinin Mayıs’ta yapılacağının tarihini de MHP lideri Bahçeli verdi 17 Ocak TBMM Grubu konuşmasında. Hem AK Parti hem MHP saflarında şimdi bir başka telaş var; “Yok canım, erken seçim sayılmaz, öne alıyoruz biraz” söylemine ikna etmeye çalışıyorlar.

Bir de Bahçeli’nin hafta sonu Kızılcahamam toplantısından bu yana birden uzlaşmacı yanı çatışmacı yanının önünde görülmeye başladı. Bunun iki nedeni olabilir. Birincisi, muhtemelen MHP’li hukukçuların da Bahçeli’ye erken seçim kararının Meclis tarafından değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından alınırsa, Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesinin Anayasal bakımdan daha da tartışmalı hale gelebileceğini söylemiş olmaları.

İkincisi de “uzlaşma” deyip HDP’yi dışında tutarak siyasi tecrit, yalıtma politikası izlemesi. Nitekim Bahçeli konuşmasında Anayasa Mahkemesinin HDP’yi kapatmasının demokrasinin zaferi sayılacağını söyledi.


Türkiye’nin önünde iki seçenek

Buna yanıt, bir saat kadar sonra aynı salonda TBMM Grup toplantısını yapan HDP’nin Eş Başkanı Pervin Buldan’dan geldi. Buldan, “Demokrasinin asıl zaferi AKP-MHP iktidarını göndermek olacak” dedi. Buldan’a göre Türkiye’nin önünde baskı rejimi ya da daha demokratik yönetim seçenekleriyle duran seçim, “köprüden önce son çıkıştı.”

Buldan konuşmasında, dolaylı yoldan İYİ Parti’yi kastederek “HDP ile aynı kareye girmekten dahi imtina eden siyaset, büyük resmi görmekten uzaktır” eleştirisini de getirdi.

Ancak günün olayı Kılıçdaroğlu’nun çakallar “önünde diz çöküp yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ederim” çıkışı oldu.

Siyaset sertleşiyor.


NOTLAR:

(*) SADAT emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından kuruldu. Türkiye’de ve yurt dışında askeri eğitim verilmesi gibi faaliyetleri bulunuyor. Tanrıverdi yıllarca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvenlik konularında danışmanlığını yaptıktan sonra “Mehdi gelecek, hazır olalım” sözleri ardından istifa etmek zorunda kaldı. Halen SADAT yöneticisi olan oğlu Melih Tanrıverdi, TV100 olayıyla Kılıçdaroğlu’nu zorda bırakmayı amaçladıklarını söylemişti.

(**) Gazeteci Tolga Şardan, Kılıçdaroğlu’na saldırı sırasındaki Çubuk Kaymakamı Uğur Sezer’in bürokraside hızla yükselişini T24’te yazdı.


MURAT YETKİN İsimli Yazarın Diğer Yazıları