Gerçekten depremle mi geldi, gerçekten depremle mi gidecek?
Okunma Sayısı: 1750 |
Yazı Tarihi: 09.02.2023
Kahramanmaraş deprem felaketindeki can kaybı sayısı AFAD’ın 9 Şubat erken saatlerde açıkladığı rakamlara göre 12 bin 391 kişiye yükseldi, yaralı sayısı da 62 bin 914 kişiye. Enkaz kaldırıldıkça sayı artıyor. Ölüm sayısı 17 Ağustos 1999 depremindeki 18 bin 373 kişiye yaklaşıyor, yaralı sayısı 1999’daki 48 bin 901’i geçti maalesef. 10 ile yayılmış, 15 milyon civarında insanı etkileyen bir felaketten söz ediyoruz. Bu felaket ortamında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “Depremle geldi, depremle gidecek” demenin doğru olup olmadığını tartışmayacağım. Erdoğan’ın dün yardımın yetersizliğinden yakınan depremzedeye dediği gibi “Olan oldu”, söylenen söylendi; en açık şekilde de Almanya’da bir tür sürgün hayatı yaşayan gazeteci Can Dündar tarafından dile getirildi. Ben bu söylemin doğru olup olmadığına bakmak istiyorum.
Erdoğan depremle mi geldi?
1999 depremini ilk dakikalarından itibaren yayıncı olarak içinde yaşadım. Ayrıntılarını 2021’de kaybettiğimiz sevgili meslektaşımız Sevim Gözay’a Journo için anlatmıştım, isteyen buradan okuyabilir. NTV Ankara bürosunu yönetiyordum ve pek çok noktaya devletten önce gitmiştik. İletişim hatları kopuk olduğu için Başbakan Bülent Ecevit kamu görevlilerine ilk talimatı NTV canlı yayını üzerinden vermişti.
O zaman Refah Partisi’nin siyasetten yasaklı yıldızı olan Tayyip Erdoğan, “Kırılan fay hattı değil, ar damarıdır” demiş. Yıkılan binaları kast ederek “Buradaki zemin etütleri iyi yapılmamıştır. Malzemeden çalmak da diyebiliriz demiş”. Bugün yirmi küsur yıldır iktidarda ve yürütmenin tek başına sahibi olarak “kader” diyor. Eleştirenlere “şerefsiz, haysiyetsiz” diye hakaret ediyor.
Erdoğan’a 2001 yılında AK Parti’yi kurdurup 2002’de (yüzde 34 ile) tek başına iktidara getiren etkenler arasında, evet “28 Şubat post-modern darbe” sürecinin ideolojik, siyasi etkisi vardı ama 1999 depreminin hızlandırdığı ekonomik kriz ve DSP, MHP, ANAP koalisyon altında devlet kurumlarının beceriksiz yönetimle çöküşü de vardı.
Devlet kurumlarının çürümesi
Hep söylenir; “Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır”.
AK Parti’nin 2002 seçiminden bu yana iktidarında Erdoğan bir yandan partisi içindeki etkili isimleri tasfiye etti, diğer yandan her fırsatta oyunun kurallarını değiştirerek gücü tek elde topladı. Bunda en büyük destekçisi de 1999 seçiminde Ecevit’i başbakan yapan, o dönemin Başbakan Yardımcısı MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. 2002 yılında sürpriz bir erken seçim çağrısıyla Ecevit dönemini kapayan da Bahçeli olmuştu gerçi.
Devlet yapısındaki çürüme, Erdoğan’ın bürokraside liyakat zincirini kırıp etkili her kademedeki atamayı kendisinin yapmaya başlamasıyla hızlandı. Bugün T24’te Mehmet Yılmaz’ın yazdığı “alarm zilleri” her kademede bağlılığın liyakatle gelebildiği iş ve makamın gereğini yapmaya değil, kendisini o göreve getiren yüce otoriteye olmasıyla çalmaya başladı.
AFAD’ın Afet Müdahale biriminin başına herhangi bir deneyimi olmayan ama kim bilir oy kaygısıyla hangi tarikat ya da cemaatten torpilli İsmail Palakoğlu’nun getirilmesi tek başına durumu özetlemeye yetebilir. Can kayıplarında bu basiretsizliğin payı yok mu?
Depremle mi gidecek?
Hayır ne tek başına depremle geldi ne de eğer seçimi kaybederse sadece depremle gitmiş olacak.
Bardağı yüzlerce damla doldurur ama taşıran son bir damladır.
İdeolojik inatlarla derinleşen ekonomik kriz Erdoğan’ın gücünden bir miktar götürdü. Dün -ve o da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sert uyarısıyla- kapatılan Borsa’da deprem vurgunu yapmaya çalışanların 1999’de Merkez Bankası üzerinden vurgun yapmaya çalışanlardan ne farkı var?
Devlet kurumlarını önce kendileri para kazanırken Fethullahçıların taşeronluğuna vererek çürüttü AK Parti iktidarı, sonra 2016 darbe girişimi ardından onların yerine ehliyetsiz bir sürü torpilliyi doldurarak.
Şimdi deprem fiyaskolarını, Hatay ve Malatya cezaevi isyanları dahil sosyal medyayı yasaklayarak engellemeye çalışıyor Erdoğan kabinesi.
Sonra eleştiriler şerefsizlik, haysiyetsizlik oluyor, öyle mi?
İki günden beri dünyanın her köşesinden sorular alıyorum: Erdoğan seçimi yaptıracak mı? Erdoğan deprem gerekçesiyle seçimi erteler mi? Erdoğan seçimi kaybederse iktidarı devreder mi? İnsan bu soruları duyarken bile kahroluyor, açık söyleyeyim.
Türkiye Kahramanmaraş depremiyle bir kabusu yaşıyor.
Bakalım Ali Babacan’ın dediği gibi seçim sabahı uyanıp bir yudum su içer gibi rahatlayacak mı Türkiye?
Şu felaket ortamında bize bunları konuşturan maalesef Cumhurbaşkanından başkası değildir.
MURAT YETKİN İsimli Yazarın Diğer Yazıları
- Başkenti yönetmeye aday Altınok: mirasyedi mi, emlak baronu mu?
- Enflasyon dosyaları. Çağlar: Çiller memurlar 6 ay maaş almasın diyordu
- AK Parti Ankara’da havlu atmak üzere
- Savunma ve Dışişleri bakanlarının Meclis’e PKK brifinginden kalanlar
- Özel’den Erdoğan’a: kazanacak adayları bulamıyorlar
- Recep Tayyip Bey’e de bir Sadık Abi mi lazım sizce Hafize Gaye Hanım?
- İttifak mı? Bir daha asla!
- Yükselen yeni faşizmin hedefi alttakileri dibe itmek
- İslam ülkeleri esti, gürledi ama İsrail’in aldırdığı yok. İşte nedeni
- CHP’de Özel dönemi siyasette hangi dengeleri değiştirmeye aday?
- CHP’nin Özel seçimi tüm muhalif seçmene “değişim” soluğu getirebilir
- Parmağını kaldıran bir kız çocuğudur Cumhuriyet: 100. Yaşı kutlu olsun
- Filistin mitingi yapılmalı da başka gün mü kalmamıştı?
- CHP Anayasa tartışmaya İçtüzük önerisiyle başladı: Meclis güçlenmeli
- Gezi Davası: dökülen Türk yargısı ve Erdoğan’ın dinmeyen öfkesi
- Sayıştay raporlarındaki yolsuzluk izleri tam soruşturmalık
- Kılıçdaroğlu: hepimiz hayal kırıklığına uğradık ama vazgeçmeyeceğiz
- Barış Pehlivan örneği: yargı bağımsızlığı yoksa basın özgürlüğü de yok
- Kılıçdaroğlu: Merkez Bankası nihayet asli görevini hatırlamış görünüyor
- Üretilen hurafelere Özal bile inanmıştı ama Lozan 100 yıldır ayakta
- Vergi zamları ve ilk sonuçları: kendi düşen ağlamaz mı?
- Ekonomik krizden büyük sorunumuz varmış gibi
- 30’uncu yılında Sivas Katliamı: kanlı bir petrol savaşı hikayesi
- Montaj, kara propaganda ve “diktatör olmak isteyene öğütler”
- İki gün kaldı. “Nereye gidiyoruz?” sorusu için son fırsat
- İkinci tur için Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a “terör” cevabı
- Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kadrosu belli, Erdoğan hâlâ Şimşek peşinde
- Kılıçdaroğlu’na destek büyürken siyasetin rengi hızla değişiyor
- Kılıçdaroğlu: IMF ile görüşmüyoruz, ülkeyi dilenciye çeviren Erdoğan
- Erdoğan’ı iktidara kadınlar getirmişti, o rüzgâr da dönüyor
- Muhalif seçmene ümit verecek bir dizi gelişme
- Ortak liste zorunluluğu: gözler Kılıçdaroğlu ve Akşener’de
- Kılıçdaroğlu’nun geniş cephe siyaseti; ideoloji ve politika
- AK Parti kadına şiddet yasası pazarlığında: birkaç oy için ya Rab
- Kılıçdaroğlu, Akşener ve iktidarın kısa süren sevinci
- Kılıçdaroğlu: Altılı Masa adayı ilk turda Cumhurbaşkanı
- Siyasetin fay hatlarında yoğun enerji birikimi
- Baskının yeni bahanesi: Özgürce kanaat oluşumunu engellemek
- Tek Yürek bağış kampanyasının dörtte üçü devlet kesesinden
- Kılıçdaroğlu sert: Kızılay’ı, asker yardımını bitirdiler, canlara maloldu
- Kılıçdaroğlu’nun deprem isyanı, Erdoğan’ın defter tehdidi
- Deprem çalışmaları yetersiz: hükümete tepki büyüyor
- Millet İttifakı Programı: En çok alkışı Çankaya’ya dönüş aldı
- Topluma bir dokun bin ah işit: Seçime kadar kim ne alırsa
- Kılıçdaroğlu: çakallar önünde diz çökmektense ayakta ölürüm
- Muhalefet İmamoğlu’na cezayla kenetlendi: oyun bozulabilir
- Kılıçdaroğlu’nun İkinci Yüzyıl’ı: asıl çağrı CHP’ye
- Muhalefetin Anayasa önerisi: bir şeyler oluyor sanki
- Kılıçdaroğlu’nun Sırpça mesajı, buzdağının görünen ucu
- Madencilerin ölümü kadermiş ama seçimi alırsa düzeltecekmiş
- Medyayı yasayla susturma çabasının beyhude heyecanı
- CHP lideri ABD yolunda: Ben barış istiyorum, Erdoğan kavga
- 100’üncü Yılında Zafer ve Cumhuriyete layık olmak
- Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a verdiği en ağır hasar
- Kılıçdaroğlu’nun YSK sözleri: Veri güvenliği mi, seçim güvenliği mi?
- Kılıçdaroğlu’dan Akkuyu tepkisi: Rusya’ya bağımlı haldeyiz
- Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yetişme telaşı halka yarıyor
- Birileri camilerde bir şeyler mi çeviriyor yine?
- Erdoğan’ın içine düşen korku: kızgınlık ve kırgınlık seçimi
- Kılıçdaroğlu CHP’yi toparlamaya İstanbul’dan başladı
- Kaftancıoğlu’na ceza ya da yargı yoluyla siyaset batağı
- Kavala’ya ömür boyu hapis: adaletsizliğin dibi
- “Erdoğan sığınmacıları vatandaş yapıp oy mu kullandıracak?”
- CHP Doğu ve Güneydoğudan vekil çıkarabilecek mi?
- İki Türkiye: Antalya’da diplomasi Diyarbakır’da siyaset
- 9 başlıkta altı liderin Erdoğan rejimine karşı toplantısı
- Kılıçdaroğlu Boykotta. Erdoğan Zamları Geri Alır mı?
- Kılıçdaroğlu Erdoğan’ı doğrudan ihale yolsuzluğuyla suçladı
- Havaalanı ve Ankara-İstanbul yolunu İmamoğlu kapatmadı
- Kılıçdaroğlu: bizi iktidara gençler taşıyacak
- Muhalif gazeteci diye bir şey olmaz da tetikçi, eyyamcı bol
- Cumhuriyet, adalet, demokrasi: bitmeyen mücadele
- Siyaset ve bürokraside değişim rüzgarları
- Kılıçdaroğlu ve Akşener, Erdoğan’ın oyun planını sarsıyor
- Almanya’da, Fransa’da yolsuzluk operasyonları bizde sessizlik
- Cumhuriyeti reklam arası görenler için 30 Ağustos
- CIA’nın hesap hatası Taliban oldu; ya 28 Şubat’ınki?
- Bu fotoğrafa iyi bakın: kötülüğün sıfır noktası
- Sel ve yangınların içinden Neredeydi bu devlet?
- Promter bağımlılığı milli güvenlik sorununa dönüşebilir
- Hükümet yabancı fon gerekçesiyle medyaya baskıyı artıracak
- Çatlaklar medya operasyonuyla kapatılabilir mi?
- Erdoğan “Eylem Planıyla” mı kadına şiddeti önleyecek?
- Erdoğan bir hatanın daha eşiğinde neden helallik istiyor?
- Türkiye ayrıcalık ve çifte standartlar ülkesine dönüştü
- CHP’nin 128 milyar sırrı: başlarına taş düşmedi ama
- CHP’nin 13 maddesi
- 23 Nisan’a giden yolda Mustafa Kemal ve Payitaht
- Erdoğan belediyelere asıl neden taktı, biliyor musunuz?
- Durun, siz kardeşsiniz!
- AK Parti’nin arka bahçesi vakıflara yıllarca İstanbul belediyesi bakmış