Ruhunu kaybeden başkent
Okunma Sayısı: 12484 |
Yazı Tarihi: 20.02.2019
Eski ve benim bildiğim Ankara ile bugünkü Ankara arasında olağanüstü bir fark var, kötüye doğru, çirkinleşmeye doğru
Hava alanından kentin girişine doğru giderken…
Yok, “kentin girişi” diye bir yer artık yok, kent zaten hava alanıyla neredeyse bütünleşiyor.
Ama, ne bütünleşme!..
Bir zamanlar kente oksijen veren, geniş ağaçlık alanlar artık kayboluyor. Kentin nefes almasına olanak sağlayan o ağaçlıklar, ormanlık bölgeler artık yok olmuş durumda.
Bir zamanlar sadece “Pursaklar’da” görülen, kentin yaklaşık on kilometre ötesindeki o yerleşim yeri şimdi kentin olağan uzantısı, uzak bir semti haline geliyor.
Şimdi her yer beton ve bina ve yerleşim yeri.
Üstelik, olağanüstü çirkin bir yapılaşma…
Binalardaki yeşil ve sarı renkli sıvalar, birbiri içine girmiş binaları daha da çirkin gösteriyor.
Yeşilse, böyle solgun bir yeşil az bulunur.
Sarıysa, böyle çürük bir sarı az bulunur.
Böyle zevksizlik az bulunur.
Ankara… Ankara…
Burası Ankara… Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti…
Hava alanından kente girerken, sağlı sollu o çirkin binaların yanı sıra, “sözde dinsel ağırlıklı sembollerle süslenmiş” duvarlar ya da hiç gereği yokken, garip bir tünel, yine çirkin mi çirkin… İlkel bir tünel…
“Sanat”?.. Hangi sanat?... Sanat burada çok lüks, ağıza almak bile sanata saygısızlık.
Sanki baştan savma kondurulmuş duvarlar…
İlle de, “dinsel çağırışım yaratacak” semboller…
Pursaklar sonrasında Aydınlık Evler, Ulus, Sıhhiye ve Kızılay…
Burası sanki artık Anadolu’nun ücra bir köşesinde kalmış, bakımsız kasaba gibi.
Soğuk, uzak, albenisini yitirmiş, karmaşık yapıların anlamsızlaştırdığı bir başkent…
Hele de, Sıhhiye’den Kızılay’a giderken, ana yolu ikiye bölen ortadaki sözüm ona “o çiçekler ve beton yığını yamuk havuzlar” tam rezalet.
Çiçekleri besleyecek su boruları kabak gibi ortada… Borular çiçek niyetine dikilmiş “çalıları” kenara itmiş, “çalılar” ya solmuş ya kırılmış ya da artık iyice yok olmuş, toprak altına gömülmüş olması gereken elektrik kabloları tehlike yaratacak ölçüde görüntü kirliliğine yol açıyor. O kadar bakımsız.
Burası başkentin göbeği.
Yıllar yılı Ankara’ya ruh veren ünlü Kızılay binası yerine dikilen yeni bina tam bir ucube.
Kızılay sonrası ise, geri kalmış kabile ülkelerindeki yolların kesişmesi gibi.
Yağmur yağdığında suları biriktiren, hatta sulara batmış arabaları kurtarmak için dalgıçların yardıma koştuğu alt geçitler…
Ruhsuz, benzerlerini Doğu ülkelerinde çokça gördüğüm “tipik bir Orta Doğu başkenti” burası.
Benim bildiğim Ankara
Ben Ankara’da toplam on yedi yıl yaşadım. 70’lerden 90’lara kadar.
90’larda ve 2000’lerin ilk on beş yılında hemen her hafta Ankara’ya geldim.
O yıllarda kentin merkezine gelmek için genellikle çevre yolunu izledim.
Belki sekiz, dokuz yıl sonra ilk kez çevre yolunu kullanmadan, Pursaklar – Aydınlık Evler yolundan geçerek kentin merkezine doğru yol aldım geçen hafta.
Bir “kabusu” yaşıyorum şu anda. Tam bir “şok.”
Nerede benim o güzelim başkentim?.. O sıcak, o ruhuyla insanı sarmalayan, “sen şimdi senin başkentindesin” dedirten o Ankara nerede?..
O Ankara şimdi ruhunu yitirmiş bir başkente dönüşmüş bulunuyor.
İnsan içinde yaşayınca, fark edemeyebiliyor ama uzun süre görmeyince, daha iyi gözlemleyebiliyor.
AKP’nin armağanı
“Eski ve benim bildiğim Ankara ile bugünkü Ankara arasında olağanüstü bir fark var, kötüye doğru, çirkinleşmeye doğru.”
Bu fark nasıl ortaya çıkıyor?
“AKP’li belediye yönetiminden”…
1994 yılından başlayarak bugüne kadar Ankara hep ya Refah Partisi ya da AKP’den belediye başkanı seçilen Melih Gökçek tarafından yönetiliyor. Gökçek geçen yıl Erdoğan tarafından görevinden istifa zorunda bırakılıyor ve ayrılıyor.
Yirmi beş yıl… Yirmi beş yılda Ankara bu hale geliyor.
Benim gibi, eski halini bilenler için Ankara bugün çirkin, sevimsiz ve ruhunu kaybetmiş bir başkent.
Yok, buraya mutlaka yeni bir belediye anlayışının gelmesi şart. Ankara’nın AKP’den geri alınması şart.
Yoksa, her şeyin olduğu gibi, başkentin de elden çıkmasına ramak kalmış.
YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları
- Filmin sonu: Istakoz!..
- Şans, kader, kısmet, yüzde 58.46 = AKP'nin 31 Mart sancısı
- Sivil toplumu kuşatmak: TTB Merkez Konseyi örneği
- "Aferin oğlum, aslanım": En çok değişen iki yasa
- İş Bankası: "O yol bizimdir, o ufuk bizimdir"
- “Ağzını bal yesin” umudundan “yol ayrımı” öfkesine
- "MuazZAM" kontak
- Fiyatlar patladı, silahlar patladı, Şimşek'in genelgesi patladı
- Bir tarih: Ağaçlara sarılıyorlar, insanlara sarılır gibi
- Yıl 2023, baskı ve zamlar birlikte... Ama, yıl 1937?..
- TÜİK neden geç kaldı?..
- Okullara imamlar, TSK'ya hac... Türkiye nereye?..
- Uçurumun yamacında ağaçta sallanan araba
- Sandıkta Stalin etkisini kırmak
- Battık mı?.. Evet, battık!..
- Obama bizim köye uğramıyor ve de Aksakal isimli yurttaş
- "Prensip" filan palavra: Tek hedef tek bir oy daha
- AKP'de halktan kopuşun somut hâli: Yeni sınıf
- "Zehirli piyon": Tarihten ders almadan kendini mat etmek
- Kızılay Holding'de 306 bin TL?.. Bu seyirci muhteşem
- Copernicus hasar haritaları: 1999 öncesi mi, sonrası mı?..
- 7.7'nin özeti: Zeugma, Göbekli Tepe, ve
- 15 Mayıs 2023: Bizim ve devlet görevlileri için tarihi gün
- Bu ülkede artık her şey normal!..
- AKP dün iktidardan düştü
- Yeni Anayasa AKP'yi korkuttu: Uzlaşma çağrısı
- Bir yılın özeti: Sefalet endeksi hücrelere kadar işlemiş!..
- "En ağır" yasanın bekçileri
- Bu ruh haliyle Erdoğan artık "Ben yokum" demeli!..
- Yüzüncü yıl: Mustafa Kemal'in 30 Ağustos'ları
- Çadır tiyatrosundan kooperatifçilik komedisine: Çiftçiye kazık
- 14 Mayıs 2023: “Izdırap tünelinde” son
- Kılıçdaroğlu söylüyor, Erdoğan yapıyor!..
- "İnşaat" çökmüş, hâlâ aynı masal
- Hâlâ yüzde 26 - 29 ise: O "tantanaya" farklı bakış ve de "Z"
- 1808... 28 Şubat 2022... Ülkemde çiçekler açacak: Birleşin!..
- Muhteşem “ekonomik” program: Altın avı, enflasyon timi!..
- Erdoğan'ın enflasyonla tangosu: Örnek Hooverville
- Dubai'de sergisi açıldı: Asıl manipülasyon hangisi?..
- Yarım yüzyıl geriye: Enflasyon ve ek borç yükü
- Beş yıldır süren kriz ve çağrının sonucu: Güvensizlik, OHAL saçmalığ
- Yüzde 62’lik kayıp: İktidar artık hayal
- “Dağın Kralı”
- Roma’da avunmak ya Konya’da, Almanya’da, doğalgaz faciasında?.
- "Çöküş" böyle bir şey
- Sen Ali Erbaş, Atatürk olmasaydı, sen o koltukta oturur muydun?
- “Türkiye uçuyor” safsatasından son veriler
- Yap bakanlık, boz bakanlık
- "Yeni Türkiye": Türkü korkusu, madenci korkusu
- Kanal İstanbul: Yüzyılın ihaneti
- AKP'nin en büyük tahribatı: Çevre
- "Tek Adam"ın yükü hepimize ağırlaşıyor
- “Helallik” vermiyorum!..
- Uygulama copla, biber gazıyla, tekmeyle başladı
- Ekmek öfkesi, su öfkesi... Hiçbir şeye benzemez
- 854, 132 bin 673, yüzde 30, çöplük, son sahneler: "Yatay fotoğrafçı"
- Halktan hızlı kopuş: "Yeni sınıf"
- "Plan" ve "eylem"... Tutacak yeri yok!...
- Siirt'te genç, Bursa'da kadın, Bartın ve Zonguldak'ta elektrik, "değişim başlıyor"
- Yüz yıl önce, yüz yıl sonra
- 12 günde AKP'nin 18 yıllık fotoğrafı
- İçimiz dışımız Katar!.
- Sadece "Cumhuriyet’i" değil, bütün ülkeyi ilgilendiriyor
- Sen kendi getirdiğin yasalara uymuyorsun!..
- "Kardeşimize" başkanlık verildi... Dolar ülkeyi çarptı
- Son sayılarla Türkiye’de demokrasi!..
- Tarih benzerini bir daha yazmaz
- AKP’nin 31'inci müjdesi... 2023 seçimine gaz verelim!..
- Rahip Bronson, Deniz Yücel, Osman Kavala... Kimseyi aldatamazsınız!..
- Şimdi de dönem "haciz cesareti" dönemi
- TV karartmalar: "Ben yönetemiyorum" itirafı
- Kendi yönetim kurulundan Feyzioğlu’na muhtıra, ülkeye duyuru
- "Alan eller" AKP’yi affetmeyecek
- "Bu gidiş iyi değil"
- "Normalleşme" adına ürküten adımlar
- Şimdi asıl soru: O videoyu kim çekti, kim sızdırdı?
- "Dolar dolmaz" diye alay ederken..
- 210’da sıfır: Göz yaşartan uzlaşma!..
- Sadece "fedakarlık" kısmı mı; yoksa, geri ödenecek mi?..
- Koronavirüs derken yangından mal kaçırmak
- Paçalardan akan kendini bilmezlik, sorumsuzluk, hadsizlik
- Basın özgürlüğüne hücuuuuum!
- "Ayı ile dans, ayı yorulduğunda sona erer"
- Domatesten üşümeye, kıyı şeridinden güvenliğe... Halk...
- "Siyasi ayak" heyecanına küçük bir katkı
- Yine iyi, seksen milyon çıldırmıyor
- Sabır taşıran skandalın yol açtığı boykot AB’ye gidiyor
- 'Yap - Boz' Sistemi
- Ne Libya’sı, Papua Yeni Gine’ye bile karışır!
- Yö... Yö... Yönetiliyoruz... Fıkra Gibi
- "Yasa dışı varlığını nasıl korursun?"
- Zınk diye durun: “Dost Hilal”
- Batı’dan AYM’ye esen rüzgârlar bulutlu
- “Has - bağçede ayş u tarab”
- Yüzyılın isyanı, en demokratik biçimde
- Tek Cümleyle Başkan Seçilmek
- Önce “yalan” şimdi "iftira”: Boşa kürek çekmek
- De... Mok... Ra... Si... De... “Rashomon” Etkisi
- Son kahraman: Ye... Se... Ka...
- Asıl anket bu: Yüzde 50.86